Faiz indirimleriyle ilgili süreç erkene çekilir mi?
SELFİE Mİ?
ŞEB-İ ARÛS YOKSA ŞEB-İ URS MU?
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
Zıtlıkların Ortasında Vasatı Bulmak
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
Penaltı Olacak Ne Gördünüz?
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -1-
İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…
Gerçek Olan Kazanır
TÜRKİYE VE SMO SURİYE’DEKİ OYUNU BOZDU
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
İki yüzlülüğün nirvanası
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
BAĞIŞIKLIĞINIZI BESİNLERLE GÜÇLENDİRİN
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Alfa Romeo Junior
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Yaşlı tüccar emekliye ayrılıyordu. İşini 2 oğlundan hangisine bırakacağına, onları tecrübe ederek karar vermek istedi. Bu sebeple her ikisine de aynı miktarda çok az bir para verdi ve:
- Bu para ile evi dolduracak herhangi bir şey alınız, dedi.
Büyük çocuk hemen pazara gitti. Elindeki az para ile çok miktarda alınabilecek şeyin ancak saman olduğunu düşündü. Samanları alıp eve getirdi ama evin her tarafını onunla kaplamanın mümkün olmadığını gördü.
Küçük çocuk babasının akıl ve zekayla yerine getirilebilecek bir iş verdiğini düşündü. Elindeki para ile yeterli sayıda mum satın aldı. Onları eve götürüp tüm odalara koydu. Geceleyin mumları yaktı, mumların ışığı bütün evi aydınlatmıştı.
Baba, işi küçük oğluna bırakmaya karar verdi. Çünkü o, aklını kullanmayı başarmıştı.
Nobel ödüllü bilim adamı Libet ; yaptığı deneylerle insanın bir olay karşısında mantığından çok sezgileriyle, bilinçaltı ile karar verdiğini saptıyor. Wegner ise; bu deneylere bir basamak daha çıkıyor ve insanın birçok kararı kendi iradesiyle değil, çevresinin etkisinde aldığını kanıtlıyor.
Durum tam da böyle. Dubai çikolatası satılan bir dükkanın önünde gördüğümüz insan kuyruğu bu tezi doğruluyor.
İnsan kendi aklından çok sürü psikolojisinin, duygusunun içinde hareket ediyor. Sürü bir şeyi ünlü etti mi onun dışında kalmak sanki derece düşürüyor ya da dışlanmayı göze aldırıyor gibi bir dayatma..
Gerçekten aç insanların bir kaşık, bir tabak yemek için saatlerce beklemeyi göze aldıkları çaresizliğin neticesi olan yemek kuyruğunu; her şeye doygun insanların bir lüks simgesi eyledikleri "tadım, zevk ürünü” için göze almaları akla durgunluk veren bir durum değil mi?.
- Aaa! Sen daha yemedin mi? Sözleriyle dayatılan bir sürü psikolojisi değil mi?.
Ya da; bir çikolata yediğini sosyal medyasında paylaşmak "ben de artık o sürünün içindeyim” duygusu değil mi?.
Bizi yutan, tek olmamızı engelleyen, kendi aklımıza, ruhumuza değil; dayatılan kalabalığın içinde sürüyü çoğaltan bir eleman olmamızı isteyen bu psikoloji eğer aklımızı kullanmazsak bizim ruhumuzun tüm ışığını söndürür…
SELFİE Mİ?
BİR ÖZÜR
TEŞEKKÜR
YA BİZ!
KAİNATIN AŞKI
FIRSAT
AK EYLESİN
HANGİ TUŞ
TARAF
FARKLI OL