Konyaspor’da korkutan düşüş
Güzel insanlar güzel yerde ölürler! Güzel insandı, güzel yerde öldü
12. KONYA KİTAP GÜNLERİ
Tekstil patronları her şeyi devletten beklemek yerine biraz özeleştiri yapmalı
SAHTE DİN VE TARİKATLAR
1 Ekim 1949 Unutulmuşların Çığlığı Doğu Türkistan 76 Yıldır Zulüm altında
İMANIN İBADETE, İBADETİN DE İMANA ETKİSİ
DOĞUM VE ÖLÜM ARASINDA...
SAVAŞIN GALİBİ HAMAS MÜCAHİTLERİ VE GAZZE HALKIDIR.
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
Doğa’dan Allah’a…
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
Kazanmak İçin Mücadele Gerek
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İKİ DEYİM
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Beş duyumu kaybetmek istiyorum. Gözlerim; bu mahsun, kırılgan, " hayatı çokta kafana takma” dercesine gülümseyen yüzünü görmese aklıma daha az gelirdi belki… Kulaklarıma ah! Etmezdim; onu sevdiklerinden ayıran o kılıçtan daha keskin haberleri dinlediği için…
Ben onunla tanışmadım; sesini hiç duymadım Başak'ın…Sevinçlerine , gözyaşlarına, kahkahalarına hiç şahitlik etmedim. Bir kez ellerine, yüzüne dokunmadım. Onu en temiz kundaklara saran annesi gibi binlerce kez kucaklamadım.” Yel bile zarar verebilir mi” diye sakınan, kocaman bir şemsiye olsam da gölgemde büyütsem, her ziyandan uzak eylesem diye düşünen babası değilim. " Ben yüreğimin sahibini buldum” diyen nişanlısının gözlerinden bakmadım O'na.
Bunların hiçbirini yaşamamışken; haberini duyan kulaklarım, fotoğrafına bakan gözlerim acının zehri ile buluşup tüm kadınlara kalkan olmak isteyen yüreğim çaresizce sıkışıyor.
O yüzden bir insanı hayattan koparan, " karşılık veremez nasıl olsa " diye bir masumu , bir kadını katleden bu canilerin gözlerini hangi resimlerle kana boyadıklarını, kulaklarını hangi sözlerle zehirlediklerini, yüreklerini nasıl bu kadar insan kalbi olmaktan çıkarıp taştan bile daha katı eylediklerini anlayamıyorum…
Yineliyorum; " kısas da hayat var”. Sen Hak'sın, sözün hak, ayetlerin hak. Bizi yaşatan, insan kılan, özelliklerimizi besleyen ancak Sen'in düsturların…
Söz öyle güçlü bir ilaç ki; bazen hiç görmeden sözün sahibine sözden ötürü aşık olur, seversin. Kuran'ı bize gönderen Rabbimizi görmeden sevdiğimiz gibi. O'nu bize anlatan, sevdiren sözlerin sahibi Resulullah'ı sevdiğimiz gibi. Aynı yüzyılda bile yaşamadığımız halde hâla sözlerini tekrarladığımız Yunus, Mevlana, Aristo, Gazali gibi…
Ruhumuzu besleyen bir şiirin, bir yazının şairini, kalemi tutan elini görmeden kendimize yakın hissederiz. Yıllarca önce ortaokul döneminde yazdığım bir yazıyı arkadaşımın defterinde görüp okuyan Necip Fazıl'ın talebesi rahmetli Nevzat Arabacı bey; hemen arkadaşımla” ben bu yazının sahibi ile tanışmak istiyorum” diye haber göndermişti. Hiç tanışmadığımız halde kalemin ve sözün tanışıklığı , yakınlığı idi bu.
Sözün sadece sevdirme değil besleme kudreti de vardır. Ruhumuzun açlığını doyuran, besleyen sözdür. Bundan sebep hangi sözlerle, kitaplarla, şiirlerle düşünürlerin fikirleri ile iştigal ettiğimiz bizi belirleyen, oluşturan, besleyen kaynağın ne olduğu yaşamımızdaki imzadır.
Binlerce gönle inşirah ferahlığı veren, harekete geçirip, hakikat ve hak yolda yorulmayan bir nefer olmalıyım duygusu aşılayan bir güzel insanı daha” sürgün "dediği dünyadan uğurladık. Ruhu maşuktan ayıran dünya; sevmenin hakikatine varanlar için ; bir ayrılık diyarı, gurbet sürgünüdür .
Sezai Karakoç; dünya sürgününü gönüllere attığı muhteşem bir imza ile tamamlayıp, " razıyım” denilenlerden oldu. Geriye meşale bırakanlardan oldu.
İmza atmana şahidiz , sözünden razıyız, sen de razı ol Allah'ım… Rahmet eyle…İKİ DEYİM
ZEHİR
VİCDAN
VİCDAN FİLOSU
GÖĞE BAKALIM
ERİNMEDEN
YÜREK YANGINI
İNSAN EDER
ÜMİDİMİZ VAR
DOĞRU