YOKUŞ

Nankörlük mü ediyorum acaba? diye düşündü. Öyle ya;  bugüne kadar aldığı nefesleri hiç saymamıştı..
   Son nefes ! Hep aklımızda durması gereken bir mutlak iken, onu hikayesi anıştan ancak tehlike anında çıkışımız ,gerçekliğini idrakimiz ..
   "Nefeslerinizi sayılı verdim” diyen güce döndü içini.  Doktorun söyledikleri 2 kulağının arasında dışarı çıkacak yol bulamamış bir ivedilikle gidip geliyordu.” Ciğerleriniz kötü, covidden zarar görmüş”.
   Ölümü düşününce aldığı nefesler gözüne az göründü . Sonra güldü; neye göre?
   Lisedeyken birisinden "40 yaşında” diye bahsetseler;”Eee  daha ne yaşayacak ?”derlerdi. Birbirine kıyasla azlık ve çokluk hep değişir. Yirmili yaşlarındakiler için 5 yaşındaki az, kırkında isen 20 az, yetmişinde bile gözün doksanda..
   Kaldırım kenarında dua eden dervişin hikayesi geldi aklına. Tekrar hatırlayarak ibret almak istedi. Geç kalmış mıydı?
  " Beni azlardan eyle” diye dua eden dervişe sorarlar:
- Nedir az olan?.
 - Allah (c.c)bize bildiriyor:” Ne kadar az şükrediyorsunuz? Ne kadar az beni zikre ediyorsunuz ?Ne kadar nankörsünüz ,nimetlerimi ne de az düşünüyorsunuz? Biliyorsunuz?.
  " Korku kimi zaman topuklarımıza kanat takar, kimi zaman da ayaklarımızı yere çiviler "der, Montaigne.
   Bedenini ölüm korkusu sarınca çivilenmişti ayakları , gücü bitmişti sanki..” Azlardan olmalıyım” diye niyet edince kanatlandı.
   Okuyamadığı niyetlendiği  Ezkar'ı almalıyım, bitirmediği kitapları bitirmeliyim, daha çok kalbe dokunmalıyım ,vesaire ..
  "Umudun rengi mavi” derler; yok bence beyaz demeliyim. Ölümün rengi ,kefenin rengi, denizin üstündeki köpüğün, akıp giden bulutun, ellerimizi yıkadığımız sabun köpüğünün rengi…
    Sonu düşününce insan başa dönmek istiyor. Ciğerleri bir kayanın altında kalmış da nefesi onu bulamıyormuş  hissiyatı; onu bolca kullandığı zamanlara yaptığı nankörlüğü hatırlattı.
  .” Bildim” dedi sessizce kalbine dönüp. Sonsuz sevebilecek iken seni sınırlandırıldığımı, odacıklarını insanların kusurları ile doldurduğumu, "ama”larla seni meşgul ettiğimi bildim.
    Mâdem hayat bir yokuş bizim için; tepeye varmadan hayırlarla ellerimizi, ilimle gözlerimizi, kusurlara kapatarak kulaklarımızı, şükrederek, severek, zikrederek kalbimizi güçlendireceğiz.
   O zaman yükseklere erişince son nefes eşsiz bir manzara olacak….
 

Yazarın Diğer Yazıları