Vergiyi tavana yayamazsak krizlerden kurtulamayız
OLAYLARDAN DERS ÇIKARMAK
Doğa’dan Allah’a…
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
Köklerden Kopuş Kültürel yozlaşma
“Bedr’in Arslanları” kadar şanlı idiniz!!!
Yeni Bir Sayfa…
İletişim stratejisi
AZERBAYCAN GEZİSİ İZLENİMLERİ
SİYONİST İSRAİL’İN YIKILACAĞI GÜNLER YAKINDIR
Kazanmak İçin Mücadele Gerek
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İNSAN BEYNİNİN İŞGAL EDİLMESİ
İKİ DEYİM
Kim ne derse desin İYİYİZ
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Dua ederken ellerimizi hep göğe açarız. İnanırız ki; arş semâdadır ve rahmet arştan gelir ellerimize…
Avuç içlerimiz Yüceler Yücesine; bütün hayırlara muhtaç oluşumuzun bir işareti olarak açılır. Kendi muhtaçlığımı hatırladığım için ne zaman ellerini açan ya da ışıklarda mendil uzatan bir çocuk görsem; avuçlarına bir şeyler bırakmak istiyorum.
"- Ya, bunların çoğu muhtaç değil, bizleri kandırıyorlar. Vermesen iyiydi. " diyor birisi.
- İnşallah dediğiniz gibidir. Evinde onun getireceği parayı bekleyen biri yoktur. O bizim merhametimize muhtaç olmasın da; varsın ben aldanmış olayım, razıyım.” Dedim.
- Her yeri sardı bu mülteciler ; yerlerinde durmuyor, bizim vatanımıza geliyorlar. Hiçbirine acımıyorum; ne oldukları belli değil” diye yüksek perdeden konuşuyor bir amca. Arada etrafına bakarak; belli ki destek arıyor sözlerine.
İnsanları ayırırız; zengin veya fakir…
Mahalleleri ayırırız; varoş ya da elit…
Merhameti bile etiketleriz; eğer mülteci ise, boş ver donarak ölse de olur, yemese de yaşar .
İçlerinde 1-2 kişi yanlışlıklar yaptıysa ; hepsi defolsun. Oysa biz pazardan birkaç kilo meyve alsak içinden iki tanesi çürük çıktı diye bütün meyveleri çöpe mi dökeriz, hepsinden mi vazgeçeriz? Hem kendimizi kusursuz, kutsal görmemiz neden?
Her işimizi iyi yapıyor, yalanı hileyi hiç bilmiyor muyuz ? Bu kadar hırsız , dolandırıcı, katil, zülüm haberlerinin özneleri- yüklemleri biz değil miyiz?.
Üşüyorum… Ayakları çıplak, elleri morarmış, coğrafyalarındaki zalimlerin zulümlerini çadırlarda küçücük bedenleriyle çekmeye çalışan gül yüzlü çocuklar için üşüyorum. Belki bir ev alamayız ama biriketinin on tanesinin bedelini verebiliriz, çadırlarda değil duvarları olan bir evde otururlar. Mahallemizdeki ya da yakınlarımızda tütmeyen bacaların takipçisi olabiliriz; bir ton kömür alamayabiliriz ama iki çuval kömür de onları ısıtacaktır. Gücümüzün yettiği bizimdir..
Kar yağıyor; göğün yere ikramı gibi. Tüm renkleri beyaza çeviriyor. Masumiyet kaplıyor yeryüzünü.
Ellerimi açıyorum; karla yeryüzünü temizlediğin gibi bizi de temizle. Gönüllerimizde merhamet çınarı büyüt, gölgesinde kalsın tüm acizler.
Kendime soru: ben ne yapabilirim ki değil, ben neler yaparım?……
İKİ DEYİM
ZEHİR
VİCDAN
VİCDAN FİLOSU
GÖĞE BAKALIM
ERİNMEDEN
YÜREK YANGINI
İNSAN EDER
ÜMİDİMİZ VAR
DOĞRU