Eskimiş ve eskimeye başlamış meslekler

Daha çok başliklarda, önemli kelimelerde ya da önemli yerleri -bugünkü gibi altını değil üstünü çizerek- belirlemede kullanılan kırmızı mürekkebe rengini veren kırmız böceğidir. Bu böcekten çıkarılan boya çeşitli işlemlerden geçirilerek mürekkebe dönüştürülürdü. Sarı mürekkep sarı ya da kırmızı zırnığın, zer mürekkep ise altın yaragının zamk-i arabı ile karıştırılmasıyla elde edilirdi. Yazının alt yapısı diyebileceğimiz bütün bu araç-gereçlerin birer zenaat kolu olarak ayrı çarşılarda, işliklerde üretildiğini, ürünler arasında talebe bağlı olarak kalite farkları bulunduğunu da ekleyelim. 

Osmanlı Hat Sanatının Gelişimi 

Osmanlılar 14. yüzyıl başında tarih sahnesine çıktıklarında "aklam-ı sitte" (altı kalem) denilen ve o döneme kadar ortaya çıkmış yazı stilleri olan muhakkak, reyhanı, sülüs, nesih, tevkı ve rıka'ya son biçimini veren Yakut-ı Musta'sımı henüz yeni ölmüştür (1298/95) ve onun öğrencileri İslam dünyasının dört yanına dağıldıkları gibi Anadolu'ya da gelmişlerdi. Osmanlı hat sanatı da başlangıçta Yakut-ı Musta'sımı'nin izinde gelişmiştir. Osmanlıların ilk iki başkentleri Bursa'da, Edirne'de ve İznik'te bu döneme ait yazılardan günümüze çok azı kalabilmiştir. Bunlardan anlaşıldığı kadarıyla Osmanlı hattatları 14. yüzyılın ikinci yarısında yeni bir üslup yaratma yolunda ilk adımları atmışlardı. Asıl gelişme birçok alanda olduğu gibi 1453'te İstanbul'un fethinden sonra yaşanmıştır. Bu dönemin en önemli hattatları Edırneli Yahya Sofi ile oğlu Ali bin Yahya Sofi'dir. Fatih Camii'ndeki, Topkapı Sarayı'nda Bab-ı Hümayun'un kapı kemeri aynasındaki ve Amasya'dan. Bayezid Camii'ndeki eserleri bugün de izlenebilen bu baba-oğul hattatların özellikle celı sülus yazıları 19. yüzyıla kadar aşılamamıştır. 


Yazarın Diğer Yazıları