"İnsan için ancak çalıştığı vardır” (Necm, 53/39)
Tevekkül, hedefe ulaşmak için gerekli olan maddi ve manevi sebeplerin hepsine başvurduktan ve yapacak başka bir şey kalmadıktan sonra Allah'a dayanıp güvenmek ve ondan ötesini Allah'a bırakmak demektir. Tevekkül, Müslümanların kadere olan inançlarının tabii bir sonucudur. Tevekkül eden kişi Allah'a kayıtsız şartsız teslim olmuş kişidir. Tevekkül etmek, tembellik ve miskinlik olmadığı gibi, çalışma ve ilerlemeye engel de değildir. Tevekkül, çalışıp, çabalamak, çalışıp çabalarken Allah'ın bizimle beraber olduğunu hatırdan çıkarmamak ve sonucu Allah'a bırakmaktır. Kısaca tevekkül, kul olarak bize düşeni yaptıktan sonra sonucu Allah Teâlâ'ya havale etmektir. Kader ise, bizim yaptıklarımızı Cenab-ı Hakk'ın önceden bilip takdir buyurması ve zamanı gelince de, olayın Allah'ın takdirine uygun olarak meydana gelmesidir. Tevekkül, insanın her işinde Allah'a güvenmesi ve O'na dayanmasıdır. Bu inanç insana güç ve kuvvet verir.
Konu ile ilgili bazı ayeti kerimeler:
"(Ey Muhammed) Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever” (Al-i İmran, 3/159.) Üstelik bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye biz Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette göğüs gereceğiz." Tevekkül edenler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler. (İbrahim, 14/12)'' Şuayb de şöyle dedi: "Ey kavmim! Bir de şöyle düşünün: Ya benim, rabbimden açık bir delilim varsa ve O bana tarafından güzel bir nasip vermişse! Size yasakladığımı kendim yapmak niyetinde değilim. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam Allah'ın yardımına bağlıdır. Yalnız O'na dayanıyor ve O'na yöneliyorum.''( Hûd, 11/88)
Konu ile ilgili bazı hadis şerifler:
Ömer İbnü'l–Hattâb radıyalluha anh'den rivayet edildiğine göre "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim” demiştir:"Eğer siz Allah'a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam dolu kursaklarla dönerler. ” (Tirmizî, Zühd, 33 (IV, 573)Peygamber efendimizi ziyarete gelen Bedevî: "Deveyi bağlayıp ta mı yoksa salıverip de mi Allah'a tevekkül edeyim'' diye sorunca, Peygamber (s.a.v.) efendimiz: "Deveni bağla da öyle tevekkül et" buyurmuştur .( İbni Mâce, Zühd, 14 (II, 1394)"Bir yerde veba olduğunu duyduğunuz vakit, o yere gitmeyin. Bu hastalık bir yerde çıkar, siz de orada bulunursanız, ondan kaçmak için o yerden ayrılmayınız" (Müslim, Selâm, 32 (II, 1741).) ayeti kerimeler ve hadisi şeriflere bakıldığında tevekkülün sadece Allah sığınmak olmadığı önce çalışıp mücadele edip sonra Allah'a sığınmak anlamına geldiğini görebiliriz. Mücadele bizden yardım yüce rabbimizdendir. Rabbim bizleri kendisine tevekkül eden kullarından eylesin. Âmin…