Modern Dünyanın Bir Zulmü: Nafaka

Eskiden kadınların ezildiğini, haksızlıklara uğratıldığını ifade etmek ne kadar inkâr edilemeyecek bir hakikat ise, içinde bulunduğumuz zaman itibariyle de erkeklerin ezildiğini, haksızlıklara uğratıldığını ifade etmek aynı dereceden şüphe götürmeyen bir hakikattir. Bu haksızlıkların başında da nafaka gelmektedir. Bukowski'nin "Kölelik kaldırılmadı, sadece bütün renkleri kapsayacak şekilde genişletildi!” dediği gibi modern dünyada kölelik kaldırılmadı, sadece cinsiyeti erkekle sınırlandırıldı.

Bir kere en baştan söyleyelim ki bu yazıyı kaleme alan kişinin kadın üstünlüğünü de, erkek üstünlüğünü savunacak boş zamanı da yok, boş kafası da... Burada anlatılacaklar ancak zulme razı olmama, kime olursa olsun zulme sessiz kalamama çabasının bir ürünüdür. Aslolan zulmün varlığıdır. Kimden kime geldiğinin önemi yoktur.

Şimdi gelelim konumuza. Boşanma; kadın ile erkeğin artık birlikte yaşamama, birbirine bağımlı olmama düşüncesinin bir tezahürüdür. Ancak kadına bağlanan nafaka ile mealen erkeğe şöyle denilmektedir: "Bu kadından boşandın. Şimdi ona ömrünün sonuna kadar bakacaksın!” Peki erkek ömrünün sonuna kadar kadına bakmaya devam edecekse boşanmasının anlamı nedir? Kanun karşısında kadın ve erkek eşitse, erkeğin çalıştığı bütün işlerde kadınlar da çalışabiliyorsa kadın da erkeğin çalıştığı gibi çalışıp rızkını temin etmesi lazım gelmez mi?

Eşitlik adı altında evin reisliği elinden alınan erkek, boşanma sonrası nedense birden reis olup nafaka vermeye mahkûm ediliyor. Ayrıca kadına verilen 300-500 lira ile bir insanın yaşayabilmesi mümkün değilken bu para kadına neden veriliyor? Yaşamasını sağlamayan şey ne işe yarayacaktır?

Bir erkek boşandığında ilk eşine ömür boyu nafaka vermek zorundadır. Şayet işler kötü gider ve ikinci eşinden de boşanırsa ona da ömür boyu nafaka vermek zorunda. Bu, yeni evliliklerin önünü kapattığı gibi toplumsal cinnetin de sebebidir. Kadın cinayetlerinin bir müsebbibidir. Nitekim ABD'de sadece zenginler evlenmekte, fakirler evlenmeden dost hayatı sürmekteler. Yani nafaka ödeyebileceğine inananlar evlenmekte, inanmayanlar ise evlenmeden yaşamakta. Bu ise nüfusu azalttığı gibi toplumu içten içe çürütmektedir.

Peki çözüm nedir? Bir kadına çalışana yahut evlenene yani işlerini yoluna koyuna kadar bakılabilir. Bu ise 6 ay, azami bir seneyi geçemez. Tıpkı İslam'daki mehir gibi, mahduttur, belli bir süreliğinedir. Ondan sonra kadın ya evlenmeli yahut eşitlik ilkesi gereği tıpkı erkek gibi bir işe girip çalışmalıdır. Evlilik, erkek için ceza olmaktan derhal çıkarılmalıdır. Ömür boyu ödenen nafakanın kesilmemesi için bazı kadınların çalıştığı halde sigorta yaptırmamasının, dini nikâh ile birlikte yaşayıp resmi nikâh yapmamalarının önüne ancak böyle geçilebilir. Nafaka 6 ay yahut 1 sene ile sınırlandırılmalıdır. Aksi takdirde cinnet geçirip eski eşini öldüren erkeklerden, evlenmekten korkup gayri ahlaki, gayri İslami yaşayan bekârlardan kimler sorumlu olacaktır? Adalet… Sadece adalet… Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları