Büyüme ve enflasyon verilerindeki olumlu gelişmeler umut veriyor

Son açıklanan büyüme ve enflasyon rakamları detaylı bir şekilde irdelendiğinde;reel sektördeki canlanma kalıcı büyümeyi destekler niteliktedir. Yıl sonu enflasyon oranlarının yüzde 30'un altında gelme ihtimalinin giderek güçlenmesi ise kalıcı fiyat istikrarı açısından güçlü bir karine teşkil etmektedir.Yaşanmakta olan tüm zorluklara rağmen bu veriler Türkiye ekonomisinin geleceğine dair iyimserliğimizi her geçen gün güçlendirmektedir.

Hep birlikte bu durumu destekleyen makro ekonomik parametre göz atmakta fayda mülahaza ediyorum.Olumlu gelişmeler: 1- Hayat pahalılığıyla ilgili mücadele istenilen seviyede olmasa da yavaş yavaş sonuç vermeye başladı. 2- Ekonomik büyüme ile beraber hem işsizlik hem de; enflasyondaki düşüşün devam ediyor olması mevcut iyimserliği destekleyen en önemli parametredir. 3- Merkez Bankası rezervlerindeki artış ,Faiz ve CDS'lerdeki düşüşünün; Hazine'nin borçlanma maliyetlerini azaltıcı yönde ilerlemesi yatırımlara ayrılacak bütçe imkanlarini destekler niteliktedir. Elbetteki küresel jeopolitik dikkate alındığında olası riskleride akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Muhtemel Riskler: 1- FED'in faiz politikaları, sermaye hareketliliklerini olumsuz etkileyebilir. Kredi Risk pirimleri CDS'ler borçlanma maliyetlerini artırabilir.Rezerv artışlarındaki kısa vadeli sermaye girişleri kur kaynaklı riskler oluşturabilir. 2- Aşırı kredi genişlemesi enflasyonist ortamı tetikleyebilir. Bu durum işsizliği arttırabilir.Faiz risklerinden dolayı finansman maliyetlerindeki olası artışlar reel sektördeki kırılganlığı büyütebilir. 3- Ortadoğudaki Jeopolitik risklerden dolayı enerji arz güvenliğiyle ilgili olası problemler maliyet kaynaklı enflasyonu tetikleyebilir. Toparlayacak olursak Türkiye ekonomisinin potansiyeli risklerinden daha büyüktür. Agustos ayı enflasyon verileri yıl sonu enflasyon hedefini destekler niteliktedir.Yeter ki ülkemizin geleceğine güvenmekten vazgeçmeyelim.