BEŞ BASAMAK HASRET

Özledik bee...
Öyle böyle değil çok özledik!
Aynı gökyüzü altında, bir metre karşımızda, gözümüzün gördüğü insanı özledik.
Evet gözümüz görüyor, elimizi uzatsak dokunacağız da ama olmuyor işte...
Özlemek, bakmakla geçmiyormuş bunu öğrendik
Sarılmak, dokumak ayrı bir şarkıymış hayatımızda
Öyle bir şarkı ki, melodisi kalbimizi iyileştiriyormuş

"Yalnızız" naraları atıp, depresif hallerde dolanırken yalnız değilmişiz meğer.
Kalabalık, yoğunluk, koşturma diye mızmızlanırken;
Aslında karşılaştığımız her insanın kalbimize dokunduğunun farkına vardık!
Öğrendik...

Bir virüs ,içimizdeki yalnızlığı da, kalabalık içindeki kucaklaşmayı da öğretti bize.
Nasıl güzelmiş sarılmak. Nasıl güzelmiş öpüp koklamak
Ve nasıl güzelmiş güvenle ellerimizi sevdiceğimizin avuçlarına koymak...
Kaç yaşında olursak olalım öğrenmeye devam ediyoruz
Ben de öğrendim: Annemin kokusunun başka hiç kimsede olmadığını öğrendim...
Arkadaşımla kahkahalar atarak akşam evde olanları paylaşmanın ne katmerli bir sohbet olduğunu öğrendim.
Kardeşimle, bir kafede çevredekiler duymasın diye fısır fısır konuşup, kıkır kıkır gülmenin ne tatlı olduğunu öğrendim.
Her sabah iş yerine girip arkadaşıma günaydın diye sarılmanın ne kadar sıcak olduğunu öğrendim.
Kedimin bacağıma kafa atışının onun benden daha fazla sevgi istediğini anlatıyor oluşunu öğrendim.
Caddelerde bağıra çağıra şarkı söylemenin çok delice ama güzel olduğunu öğrendim...

Çok kısa ama çok uzun duygulu bir ânı paylaşacağım sizinle
Yayınlarım devam ediyor. Siz evde doğru bilgilere ulaşın, doğru haberler alın diye
Biz kurum olarak, basın mensupları olarak ekranlardayız...

Yayından çıktım. Annemi aradım "Anneciğim bir ihtiyacın var mı” diye
"Ekmek al, bir de seni göreyim yeter kuzum” dedi
"Seni göreyim guzum..." nasıl sarılmadan duracağım onu düşünüyordum anneme giderken...
Zile bastım. Annem kapıda. Merdivenleri çıkarken annemin duaları apartmana yayıldı.
Hep böyle yapar. Ben 3. kata çıkana kadar dua eder.
Adeta serenat yaparcasına sevgi cümlelerini yukarıya çıkana kadar söyler durur. En güzel iyileştirici sözlerdir onlar.
Uçarak çıkardım basamakları. Ama bu sefer yavaş yavaş çıktım merdivenleri.
Annemin sözü bitmesin, duasını daha fazla duyayım diye daha ağır adımlarla çıktım merdiveni...
Huzurun sesini daha çok kalsın kulaklarımda, daha çok yayılsın apartman boşluğuna ...
Beş merdiven basamağı vardı annemle aramızda.
Beş basamak, sanki kilometrelerce gibi. Ekmek poşetini uzattım "iyi misin annem” dedim.
"İyiyim guzum gel bi sarılayım” dedi. Olmaz annem dedim: Olmaz!
"Gel bi okuyayım, sıvazlayayım seni” dedi. Ah ne ihtiyacım vardı sıvazlanarak iyileşmeye...

Olmaz annem dedim, Olmaz!

Şimdi olmaz Ama az kaldı bakma öyle gözlerin dolu bana. Geçecek az kaldı.
Yine sarılacağım sana ve okuyacaksın beni dualı ağzınla.
Bu kadar kısa bir anda neler yaşadım ne hissettim kalbim taşıyamıyordu...
"Orucunu açarken duadan unutma bizi, seni seviyorum" dedim,
Uzaktan öpücük attım pamuk yanaklarına ve yine ağır ağır indim merdivenlerden.
Arkamdan o her zaman söylediği cümleyi dillendirdi:
"Merak etme yavrum besmeleni çek, Rabbiyessir de işlerin rast gelsin guzum” dedi.

Eve varana kadar bu süreçte sarılamamanın ne büyük bir imtihan olduğunu düşündüm.
Durmadan konuştum kendimle...
Bu zor günler geçecek. Her şey güzel olacak biliyorum,inanıyorum dedim.
İnanıyorum çünkü... umudumuzu asla kaybetmeyelim, sadece biraz sabır gösterelim.
Şimdi sevdiklerimiz için evde kalalım, onlara daha sağlıklı ulaşmak için tedbirimizi alalım.
Bu dönemde yalnızca kendimizi düzeltelim , dünyayı düzeltmek için yapabileceğin tek şey bu...

Yine bağıra bağıra şarkılar söyleyeceğiz!
Annemin dediği gibi:
"Besmelemizi çekip aydınlık günleri bekleyelim"


Yazarın Diğer Yazıları