AYASOFYA’DAN TÜM DÜNYAYA...
“Hayatın Masası”
GÖĞE BAKALIM
Konya raylarla geleceğe taşınacak
Stresten Nasıl Kurtuluruz?
Efsanelerin Yemişi
Göztepe’nin Hesaplarını Tunahan Bozdu
Linç Edilen Hekim ve Sessiz Çoğunluğun Feryadı
Teknolojinin Bizden Aldıkları
MALAZGİRT ZAFERİNİ KUTLAMAYI HAK EDİYOR MUYUZ?
Laik hutbe verelim
Kripto para piyasaları bir oyun alanı değildir
İNSAN İÇİN ANCAK ÇALIŞTIĞININ KARŞILIĞI VARDIR
ASIRLIK ÇINAR ALTINDA AKŞEHİR
İç sahada alınan net galibiyet
Rakamlarla Otomobil Piyasası
BASIN DİLİ
Zaman zaman (ki bu zamanı artık yaş aldıkça daha çok ayırmaya dikkat ediyorum) dostlarımla bol sohbetler yapıyorum. Dost meclisinin tadı bambaşkadır. Dedim ya yaş aldıkça hayatı, zamanı, insanları ve ilişkileri tartışırken dostlarla içten yapılan sohbetlerin insanın ruhuna nasıl dokunduğunu bir kez daha fark ettim. Öyle az ki artık böyle dostlar... Zaten dostun da az olanı makbuldür. Çünkü dostluk kalabalıktan değil, samimiyetten doğar. Paylaşmanın, yoldaş olmanın, eksiklerimizi fark edip tamamlanmanın en güzel yoludur dost sohbeti.
Yine böyle bir sohbette arkadaşım dedi ki: "Doğal ve sıradan olmak asildir. Belki de bu, insanı bu kadar özel yapıyor"
Doğru söylüyordu. Doğallık, insana doğuştan verilen ama zamanla kaybedileni arama çabasıdır. Biz artık yapmacık insanlardan, menfaatle hareket edenlerden sıkıldık, bunaldık. Gerçeğin tadını arıyoruz. Çünkü doğallık, içten gelen bir zenginliktir, taklit edilemez. Rol yapanın oyununu izlemek gülünç, ama daha kötüsü o kişinin rol kestiğinin farkında olmadan yaşamasıdır. Bütün dünya salağa yatarken, oyun devam ediyor sanıyor. Ne yazık ki böyle yapay insanların arasında kaybolduk. Oysa ki insan ne olursa olsun doğallıktan, samimiyetten ve gerçeğin izinden ayrılmamalı. İnsan, ne kadar kendisi gibi olursa o kadar güçlü hissediyor. Evet, bazen bu yüzden darbeler alınıyor, hatta tökezlediğimiz çok zaman oluyor. Ama günün sonunda hep gerçek olan, dürüst kalan mutlaka kazanıyor. Kimileri bunu zayıflık sanıyor, ama asıl güç cesurca kendi olabilmekte. Maskeler düşer, yalanlar unutulur, ama gerçeğin izi silinmez Hayatta en büyük lüks, kimseye ve hiçbir şeye rol yapmadan yaşayabilmektir. Eğer gerçek olmanın bedeli, zaman zaman yara almaksa, buna değdiğine inancım tam. Çünkü ben şunu öğrendim darbe alsan da, yolun sonunda kazanan hep gerçeğin ta kendisi oluyor. Çünkü biliyorum ki dünya yapaylıkla doluyken bile, adalet ve içtenlikle yürümek asıl zenginliktir.
İşte bu yüzden, evet, doğallığın ve samimiyetin kölesiyim. Ve siz, samimiyetle konuşan, içten dostlarınızla ruhunuzu beslemeye devam edin. Çünkü en güzel terapi, hakikatin ta kendisidir.
Efsanelerin Yemişi
Sessiz Tanık / Saatli Cami
Kommagene’nin Kalbi PERRE
Mehir’le Kurulan Yüz Yuva
Konya’nın Yüreğine Ateş Düştü
Tarsus’ta Bir Nefeslik Yol Hikayesi
Perdeler Anılar Kapılar
GÖKLERDE BİR DESTAN: KONYA’DA ANADOLU KARTALI-2025
Dijital Çıplaklık
Taşkuyu’nun Sırrı