ISSIZ KORKU DOLU BİR FİLM Mİ?

"Evde Kal Türkiye” diye günlerdir dillendiriyoruz.
Korona virüsle yatıyor korona virüsle kalkıyoruz.
İnsanoğlu ilk kez bir virüsle bu denli sınanmıyor. Veba, kuduz, tüberkülozdan farklı değil bu salgın!
Dünyanın süper güçleri, gelişmiş ülkelerin çaresizliği... Çok sesli her yer. Bangır bangır...
Neyi duyacağımızı, neyi izleyeceğimizi şaşırmışken aslında kocaman, boş bir sessizliğin içindeyiz.
Baksanıza etrafınıza... Issız, korku dolu bir film gibi, boşlukta insanoğlu...
Her ağızdan bilgi fışkırıyor ve o yalan yanlış bilgilerin içinde biraz daha kaosa sürükleniyoruz.
Şu anlattıklarım film sahnesi gibi geldi değil mi ?
Ama değil ve tüm bu ütopya gibi gelen filmin içinde, hızlı hızlı nefes alışlarımız kadar gerçek bir zamanın tam da içindeyiz.
Tarihi anlar yaşıyor, zor bir süreçten geçiyoruz.
Bu birlikte aşmamız gereken bir sorun ve birlikte olmazsak inanın olmayacak.
Oturduğumuz yerden birliktelik naraları atarak değil, gerçekten tedbirleri birlikte uygulayarak bu zor süreci aşmaya çalışacağız.

Bir taraftan vaka sayısı her geçen gün artıyor. Bu virüsün şakası yok! Tüm dünyada olup bitenleri görüyor , bu yüzden dünyayı saran bu tehlikeli salgını önlemek ve ölümlerin önüne geçmek için tedbirleri tavizsiz bir şekilde uygulamak zorundayız.
Ama umarsızca davranışlar günden güne çoğalıyor. Kendini istisna görenler, bana bir şey olmaz diyenler, rehavete kapılanlar ve umursamayanlar titiz davranılması gerek bu süreçte hem kendilerine hem etrafındakilere zarar veriyorlar.
Onca uyarıya kulak asmayan sorumsuz insanlar yüzünden tehlike çığ gibi büyüyor.

Bizi hastalık değil, inanın cahillik öldürecek.
Bir haftadır izlediklerimiz, duyduklarımız "bu kadar da olmaz ki " dedirtiyorken bir taraftan da sorumsuzca davranıyoruz.
Asker uğurlaması mı dersiniz, nişan-kına davetleri mi dersiniz yoksa banklarda, parklarda mangal keyfi yapan sorumsuz insanlar mı dersiniz
Hangi birini anlatayım inanın şaşırdım.

Bilmiyorlar ki kul hakkı...
Kul hakkı diyorum Müslüman, kul hakkı!
Şunu yazarken içim titriyor ama gerçek şu ki; İki metre kefen bile nasip olmuyor ölüp giden için...
Durumun ciddiyetini daha nasıl yazabilir ve anlatabilirim.
Bizi komşumuzun sözü ya da kontrolsüz Whatsapp mesajları değil, aklı başında tedbirler kurtaracak. Şu dönemde; Tedbir, tercih değil, zarurettir bizim için
İhmal etmeye devam edersek, bedelini ağır ödeyeceğiz.
Bana bişey olmaz diyenler başkalarına zarar veriyor.


Ben her şeye rağmen bir kaç güzel öneri ile bitireceğim yazımı:
Hani yoğun çalışırken kendi kendimize zaman ayıramamaktan şikayet ediyorduk ya...
Başımızı kaşıyacak zamanımız yoktu ya hani..
Bir fırsat bulsam evde neler yapacağım diye söylenip duruyorduk ya...
İşte fırsat! Şu an yaşadığımız sıkıntılı süreci bu anlamda fırsata dönüştürebiliriz.
Listelediğimiz kitapları okuyabilir, not aldığımız filmleri izleyebilir, çocuklarımızla daha fazla zaman geçirebiliriz.
Babaanne dedelerimizin eski zamanlarda birbirlerine nasıl masal anlattıklarını dinleyebiliriz.
İnanın çok keyifli. Hafta sonu biz çocuklarla denedik. Bütün elektronik aletleri kapattık, sosyal medyadan uzak bir kaç saat dedemizin anlattıklarını dinledik.
Keyfi bambaşkaydı.

Sağlıkçılarımız en iyi şekilde fedakarca ve zaman mefhumu gözetmeksizin bizim için çalışıyorlar.
Görevleri başında olan insanları zor durumda bırakmayalım.
Tüm bu uyarılar ülkemiz için, sevdiklerimiz için, sağlık çalışanları, emniyet güçlerimiz için ve tabi ki insanlık için.
Kul hakkına girme Müslüman!
Allah rızası için EVİNDE KAL!


Yazarın Diğer Yazıları