AYASOFYA’DAN TÜM DÜNYAYA...
“Hayatın Masası”
GÖĞE BAKALIM
Konya raylarla geleceğe taşınacak
Stresten Nasıl Kurtuluruz?
Efsanelerin Yemişi
Göztepe’nin Hesaplarını Tunahan Bozdu
Linç Edilen Hekim ve Sessiz Çoğunluğun Feryadı
Teknolojinin Bizden Aldıkları
MALAZGİRT ZAFERİNİ KUTLAMAYI HAK EDİYOR MUYUZ?
Laik hutbe verelim
Kripto para piyasaları bir oyun alanı değildir
İNSAN İÇİN ANCAK ÇALIŞTIĞININ KARŞILIĞI VARDIR
ASIRLIK ÇINAR ALTINDA AKŞEHİR
İç sahada alınan net galibiyet
Rakamlarla Otomobil Piyasası
BASIN DİLİ
Geçtiğimiz hafta, Konya'da müziğe gönül vermiş herkesin mutlaka görmesi gereken bir yerin kapılarını araladım: Necmettin Erbakan Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı bünyesindeki Çalgı Yapım, Bakım ve Onarım Atölyesi. Bu atölye, Türkiye'nin en büyük ve en donanımlı çalgı atölyesi olmakla kalmıyor, aynı zamanda müziğin ruhunu taşıyan enstrümanların yapım süreçlerine tanıklık etmek için de eşsiz bir merkez haline gelmiş.
Kapıdan içeriye adım atar atmaz, sizi ilk karşılayan şey ağaç kokusu ve hemen ardından enstrümanların asil duruşu oluyor. O an fark ediyorsunuz ki burada sadece ağaç değil, müziğin ruhu şekil buluyor. Necmettin Erbakan Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Mehmet Gönül ve ekibinin özverili çalışmalarıyla hayat bulan bu atölyede, bir sazın hikayesi baştan sona gözlerinizin önünde canlanıyor. Odun olarak başlayan bu hikaye, ustaların ellerinde bir sanat eserine dönüşüyor.
Prof. Dr. Mehmet Gönül, bir sazın nasıl hayat bulduğunu o kadar içtenlikle anlattı ki, adeta bir enstrümanın yapım sürecine şahit olmakla kalmadık; onun kalbini, ruhunu da hissettik. Bu atölye sadece saz yapmıyor, aynı zamanda çello, keman gibi farklı müzik kültürlerine ait enstrümanlar da üretiyor. Üstelik burada geliştirilen yeni tekniklerle alınan patentler, atölyenin yenilikçi ve vizyoner yaklaşımının bir göstergesi.
Bu ziyaret beni o kadar etkiledi ki, Konya'nın bu güzel üniversitesinde böyle bir merkezin varlığıyla duyduğum gururu tarif edemem. Hem geleneksel Türk müziği enstrümanlarını koruyan hem de yeniliklere açık olan bu atölye, müziğin evrensel dilini anlamamızı sağlıyor.
Ziyaretimizin sonunda, Prof. Dr. Mehmet Gönül'ün saz icrası da sohbetimizin tatlı bir kapanışı oldu. O an müziğin sadece bir ses değil, bir duygu, bir yaşanmışlık olduğunu bir kez daha hissettim. Bu güzel çalışmalara imza atan herkesi gönülden tebrik ediyorum. Türk müziği bu atölye sayesinde hep yaşayacak, hep daha güçlü bir şekilde yankılanacak.
Müziğin ruhu daim olsun.
Efsanelerin Yemişi
Sessiz Tanık / Saatli Cami
Kommagene’nin Kalbi PERRE
Mehir’le Kurulan Yüz Yuva
Konya’nın Yüreğine Ateş Düştü
Tarsus’ta Bir Nefeslik Yol Hikayesi
Perdeler Anılar Kapılar
GÖKLERDE BİR DESTAN: KONYA’DA ANADOLU KARTALI-2025
Dijital Çıplaklık
Taşkuyu’nun Sırrı