SELÇUKYA NELER YAPIYOR?
ABDULHAK HAMİD VE MAKBER ADLI ŞİİRİ
HANGİ TUŞ
Polimat-Entelektüel
Sesi çok çıkanın haklı sayılması
DÜNYAMIZIN MANYETİK ENERJİ KANALLARI, LEY HATTI
Ekim Ayı Satış Verileri Açıklandı
KAYYUM TUZAĞI
Organize İşler
Enflasyonu düşürmek için büyümeden taviz mi veriliyor?
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
Kızılören’de Bin Yıllık Peynir Şöleni
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
YARATAN RABBİNİN ADIYLA OKU!
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Milat
Geçtiğimiz hafta, Konya'da müziğe gönül vermiş herkesin mutlaka görmesi gereken bir yerin kapılarını araladım: Necmettin Erbakan Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı bünyesindeki Çalgı Yapım, Bakım ve Onarım Atölyesi. Bu atölye, Türkiye'nin en büyük ve en donanımlı çalgı atölyesi olmakla kalmıyor, aynı zamanda müziğin ruhunu taşıyan enstrümanların yapım süreçlerine tanıklık etmek için de eşsiz bir merkez haline gelmiş.
Kapıdan içeriye adım atar atmaz, sizi ilk karşılayan şey ağaç kokusu ve hemen ardından enstrümanların asil duruşu oluyor. O an fark ediyorsunuz ki burada sadece ağaç değil, müziğin ruhu şekil buluyor. Necmettin Erbakan Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Mehmet Gönül ve ekibinin özverili çalışmalarıyla hayat bulan bu atölyede, bir sazın hikayesi baştan sona gözlerinizin önünde canlanıyor. Odun olarak başlayan bu hikaye, ustaların ellerinde bir sanat eserine dönüşüyor.
Prof. Dr. Mehmet Gönül, bir sazın nasıl hayat bulduğunu o kadar içtenlikle anlattı ki, adeta bir enstrümanın yapım sürecine şahit olmakla kalmadık; onun kalbini, ruhunu da hissettik. Bu atölye sadece saz yapmıyor, aynı zamanda çello, keman gibi farklı müzik kültürlerine ait enstrümanlar da üretiyor. Üstelik burada geliştirilen yeni tekniklerle alınan patentler, atölyenin yenilikçi ve vizyoner yaklaşımının bir göstergesi.
Bu ziyaret beni o kadar etkiledi ki, Konya'nın bu güzel üniversitesinde böyle bir merkezin varlığıyla duyduğum gururu tarif edemem. Hem geleneksel Türk müziği enstrümanlarını koruyan hem de yeniliklere açık olan bu atölye, müziğin evrensel dilini anlamamızı sağlıyor.
Ziyaretimizin sonunda, Prof. Dr. Mehmet Gönül'ün saz icrası da sohbetimizin tatlı bir kapanışı oldu. O an müziğin sadece bir ses değil, bir duygu, bir yaşanmışlık olduğunu bir kez daha hissettim. Bu güzel çalışmalara imza atan herkesi gönülden tebrik ediyorum. Türk müziği bu atölye sayesinde hep yaşayacak, hep daha güçlü bir şekilde yankılanacak.
Müziğin ruhu daim olsun.
Kızılören’de Bin Yıllık Peynir Şöleni
HAİNLERE İNAT ÇALIŞACAĞIZ!
Güneşin Tuzla Dansı
Değişim Yok, Sen Varsın!
Sinemanın Kalbi Nerede ?
SAHTE ÜSTÜNLÜK
Velivizyon: Eğitimde Ailenin Gücü
Filistin İçin Çiziyorum
Pîrî Mehmet Paşa Zaviyesi ve Camii / Dereli Kemal
Cevap Yoksa Engel Devam