Sana Aşktan Bahsetmek İstiyorum

Aşk tarif edilemez biliyorum. Ancak aşık olmakla onun hakikati anlaşılır.

Ama bugün sana aşktan bahsetmek istiyorum. Biliyorum herkes bahsediyor. Hatta bahsetmekle kalmayıp görüntülüyor, tescilliyor,bir de bize onaylatıyor.

Aşk nice zamandır; Yakında, avuçlarımızın içinde, Uzakta, gönüllerimizin derinliğinde çürüyüp gidiyor.

Vıcık vıcık "canımlar, cicimler, şekerimler..." alıyor o güzel mananın yerini

Medyatik bir algı yanılsaması olan aşka uzanan bir yol, bilgisayar ekranlarında, şarkı sözlerinde, whatsapp mesajlarında nasıl varolsun.

Dünya küreselleşti, globalleşti,bir sürü -leş'leşti

Kalp çarpıntımız 3 gün sürüyor, 4.gün bedenimiz isteniliyor arsızca. 5.gün tükenen duygunun yerini kin alıyor, nefret alıyor.

O koca koca ettiğimiz laflar pişmanlıkla sonuçlanıyor.

"Nasılsın" diyor bir ses.. "İyiyim" diye geçiştiriyor diğer ses. Raflarda 10 kitaptan 8'i aşkı anlatıyor.

Yaşamadığı aşkı anlatan onca yazar "bunu yapmalısın, şunu söylemelisin"diyen cümlelerle naralar atıyor.

Oysa aşk; yaşarken ne yapacağını bilememendir.

Ne söyleyeceğinin hesabını yaparsan aşk olmaz ki..Biz aşkı anlamadık. Tükettik, yedik, sevişmek sandık.

 

Sana aşktan bahsetmek istiyorum

Ama "Kördüğüm" olan aşktan.

Peygamberimin Aişesine çözemiyorum, açamıyorum sevgini, sımsıkı kördüğüm gibisin dediği aşktan. Onun kesafetini tanımlayamayan dil tanımını nasıl yapsın. Kelimeler acziyetlerine yansın...

 

Sana aşktan bahsetmek istiyorum

Alemleri senin için yarattım dediği yaratıcının Aşkından... Her dizesinde yüreğinden gelen yanık kokusunu aldığımız, Bir dizesine bin mana sığdıran Koca Yunus'un aşkından

"Ben yürürüm yana yana

Aşk boyadı beni kana

Ne akilem ne divane

Gel gör beni Aşk neyledi"

 

Aşka düştün mü özgürsündür aslında, insanı diri tutar, ruhu ölümsüzleştirir.

Vücudu istila ettiğinde herşeyi kendi renginde boyayan, ateşlerin içine pervane gibi daldıran aşka

"Nerdesin" diye haykırırken,

Semalardan gönlüme bir aşk yıldızı düşüyor.

ŞeyhülEkber İbn Arabi dizeleri cevap oluveriyor soruma

"Biz aşktan sudur ettik

Aşk üzre yaratıldık

Aşka yöneldik

Aşka verdik gönlümüzü"

 

Şekillerin perdesini, suretlerin duvağını kaldırıp bunların ardındaki yaratıcıyı ben de görebilecek miyim?

Hergün adımladığım şu topraklara aşk tohumları eken Hz. Mevlana;

"Bizim peygamberimizin yolu aşk yoludur Biz aşkın çocuğuyuz. Aşkta bizim annemiz" diyerek aşkı yeşertti oysa

Onca yaşanmışlık anlatmadı mı aşkı?

Yusuf'un o pak yüzünün güzelliğine varını yoğunu veren Züleyha'yı,

Şirin için dağları unufak eden Ferhat'ı,

"Bir de benim gözümde gör Leyla'yı" demedi mi Mecnun

 

Aşk dalgası vurdumu gönle, maddeden bir zerre kalmaz o sahilde.Varlık adına ne var ise, bir bir kül olmaya mahkum olur.

Vuslatı bekleyiş ise, aşkı güzelleştirir. Ve beklenen duraklarını Şeb-i Aruz aydınlatır.

Ey Tabib! diye seslenen, Aşk derdiyle başı hoş olan Fuzuli'ye ne demeli

"Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib / Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır"

 

Sana aşktan bahsedeyim demiştim

Aşkı anlamak ve anlatmak imkansızmış.

Kelimelerim kifayetsiz,beşerliğim yavan...

Platon'un dediği gibi

"Aşkın temasında herkes şair olur"

Ben bir temasına lal olmaya razıyım oysa

 

Yine de ağızdan çıkan her cümle dua niyetine geçermiş ya .. Vuslata değin sürecek aşkın, Kavuşunca irfana dönüşmesi duasıyla....

 


Yazarın Diğer Yazıları