UCU YANIK MEKTUPLARA DA MUTLU YILLAR

Artık yeni yıl kartları da atmıyor kimse kimseye
Kokulu sevda mektupları da yok.
İyi de o zaman niye özlemek derdini büyütüyoruz ki...
Postahanenin yolunu unutmuşken,kurumuş gül yaprağını o zarfın içine koymamışken ...
Nedir özlemek lakırtısı, hasret naraları.
Olmuyor azizim !
Özlemekse derdin ucunu yakıp yollayacaksın o mektubu

Bir trenin dumanının ardından bakakaldığım anı yaşarken şekillendi içimde binlerce cümle
Ve kalemin mürekkebi yağmur olup düştü.
Özlemek dedim, bir iç çektim.
Ve bir"huuu” ,dua gibi sızdı gönlümün damarlarından
Sonra dedim, nedir bu neşter?
Nedir bu özlemek ?
Özlemek sadece üç heceyken
Milyonlarca notanın duydulara beste oluşudur.
İlk, sesini duyamayacağımız saplanır kalbimize
Yüzünü göremeyeceğimiz, elini tutamayacağımız gerçeği
Kalp hatırlar da, ne geri getirebilirsin zamanı, ne bulabilirsin bıraktığın yerde.
Sarılmanın ve hatta sarılamayacak olmanın sızısı düşer.
Buz gibi bir denize düşmenin irkilmesini hissettiğin an, binlerce kemiğinin kırılışının sesini duyarsın.
Sıcak çöl sonsuzluğunda bir yudum su ararsın.
Telefona gider elin, kayıtlı numaranın rakamlarına bakar, aramak için üzerine basamazsın.
Kalakalırsın ...
Çaresizce bakakalırsın.
Gittiğin yerde bulamamak, bazen de gidememektir.
Yol alıp gittiğin halde yerinde saymaktır.
Radyoda çalan bir şarkıyı duyduğun an, olduğun yere çakılı bırakmasıdır.
Dilinden bu ne yaman çelişki anne mırıldanmasının dökülüşüdür.
Çiçek pazarından alınan laleler buketlenir ve puslu Konya sokaklarına bırakılır.
Öyle ilerledim sisli caddeden ben de
Kafamı kaldırdığımda pencerede bekleyen bir çift gözün uzaklara bakışı vardı
Dedim ; herkes mi bekliyor?
Kim kimi bekliyor kapalı kapılar ardında
Büyükanne sözü kulağıma çalındı.
Kimde ne var kimse bilmez...
O gözler boşuna küçülmüyor,o saçlar boşa ağarmıyor. O pencere önüne bir gün herkes bir fesleğen koyacak dedim.
Takvimlerden kopartılan yaprakların bir daha birleşmeyecek olması gerçeğini hissettiğimiz an,zamanın hızını hesaplıyoruz artık

Velhasıl kelam Her şeye rağmen acısıyla tatlısıyla yaşadığını hissettiğin an,özlemenin de ne olduğunu anlamaya başlıyorsun.
İmtihan, bedel, sabır, mükafat...
Adını sen koy.
Ve toprağa emanet ettiklerimizin ardından avucumuzda onları anılarla büyütmeye devam ediyoruz
Şefkatle, özenle...
Fotoğrafları çekmeceden çıkarıp tam kalbimizin üzerinde bastırılıp kucakladığımızda;
Büyüdük diyoruz
Sonra biz gideceğiz ,ve ardımızda kalanlar bizi özlemle anacak.
Ve bu döngü sonsuza dek devam edecek.
Sevdiğinizin bir yerlerde nefes aldığını biliyorsanız bir kokulu kartta siz gönderin. Ucu yanık bir mektup.
Gönderin ki; postahaneler de sevinsin, sevdiğiniz de Şu nasır kalplerde taşa dönmesin. Ve sadece mevsim kış olsun.Isıtın hayatınızı
Özlemekte yer yok hiç korkuya
Yarın geç olabilir.

Mutlu yıllar hepimize


Yazarın Diğer Yazıları