Elektrikli Otomobiller ve Gerçek Menzilleri
Perdeler Anılar Kapılar
ALLAH’IN; HER ŞEYİ GÖRÜP GÖZETLEDİĞİNİ BİLEN KÖTÜLÜK YAPAMAZ
İSLAM TOPLUMUNUN TEMEL AYRIŞMA NOKTALARINDA BİRLEŞTİRİCİ BİR ŞAHSİYET HASAN el-BENNÂ
DEVLET, ASLA CHP’YE TESLİM EDİLEMEZ
Bir Fes, Bize Neyi Hatırlatır?
TÜRKİYEMİZİ İŞGAL ETMEK İSTEYEN HAİNLERE 15 TEMMUZ’U HATIRLATIRIZ
Ülkeyi soyanlar rahatsız
Haziran ayı enflasyon rakamları faiz indirimlerine alan açtı
DOĞRU
“Verilen emri” Yerine Getirmek
SAĞLIKTA NELER OLUYOR?
BASIN DİLİ
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
Mahremiyet kavramı, zamandan zamana toplumdan topluma hatta aynı toplum içerisinde eğitim ve bireysel farklılıklara göre değişim gösterebilir. Ama insanın özü, fıtratı bir olduğu için diğer bu farklılıklar sadece bir renk katıyor. Diyeceğim o ki öz aynıdır. Öz değişmez! Özellikle mahremiyetin özü, o çekirdek kısmındaki aşılmaz sınırlar, değişmez!
Sosyal medyanın hayatımızı bu denli kontrol etmesi çok tehlikeli bir hal almaya başladı. Bu mecralar mahremiyet algımızı da değiştirdi. Birden olmadı tabii… Süreç aslında ince ince dokundu. Paparazzi programlarıyla başladı, teknolojik aletlerin gelişmesiyle tavan yaptı.
Alıştık, alıştırıldık…
Sosyal medya, modern toplumdaki ferdi eğilimleri çok daha tepeye taşıdı. Bireysel duruşu teknolojinin avantajları ile çok hızlı bir şekilde yaygınlaştırdı. Böylece başka bir otoriteyi kabul etmeyen bir söylem de oluşturdu: "Sen evrenin merkezindesin, sen değerlisin, sadece sen varsın.”
İstek ve arzularımız kışkırtılıyor. İnsanın arzularını kontrol altına almayla ilgili bir sistem var: "Ben varım, görünmek istiyorum, kendi farkımı ortaya koymak istiyorum” mottosu bunu ifade ediyor. Ve en çılgıncası da; şu an var, geçmişi ya da geleceği düşünme! Arzularını şimdi yaşa, hazzın tadını çıkar. 1-2 saat sonra geçmiş olacak…
Her şey an'da eskiyebilir. Yeniye âşık modern dünya!
Düşündüğümüzde -ki düşünmüyoruz, düşünsek yapmayız- ortaya bıraktığımız her bilgi yayılıyor ve kimin elinde nasıl kullanılacağını ya da paylaşılan bir fotoğrafın kimin klasörünü süsleyeceği bilinmiyor.
Hayatımızla, özelimizle ilgili yaptığımız bir paylaşımdan sonra o artık HERKESİN oluyor.
Bilinir olmak arzusu kontrol edilemez bir çılgınlık oldu.
Ünlü olmanın, bilinir olmanın yolları değişti. Emek vererek bilinir olmak değil, daha kolay yollarını arıyoruz. Eş, çocuk, en mahrem anları paylaşarak bilinir olmanın peşinde koşuluyor.
Ya başkalarının hayatını kullan ya da kendini teşhir et! Fenomen olma halinde maddi kazancı kaybetmemek için sürekli kendi hayatından vermek zorunda kalma çılgınlığı da cabası…
Kimsenin kıyafetini falan sorgulama derdinde değilim. Ama bu kıyafet sergilemenin ötesinde büyüyor. Bedenini sergileyen bir akım tutkunları var. Maalesef bunu kadınlar daha çok yapıyor ve etkilenen genç kesim var. Bunlar bizim çocuklarımız. Ev mahremiyeti, sosyal mahremiyet, beden mahremiyeti düşünülmeden, o şeffaflık anlayışı içerisinde rahatça paylaşılıyor. Sosyal medyadan uzak durmak çok kolay değil. Tadında paylaşımı bilmiyoruz. Karar vericinin, otoritenin sosyal değerler, toplumsal normlar olduğunu ve hatta ilahi bir belirleyici sınır olduğunu bilmek gerekiyor. Fütursuzca bir hayat sürdürmek özgürlük değildir!
Mahremiyet, öz saygımıza gösterdiğimiz itinadır. Ben kendimi saymadığım sürece başkaları benim duvarlarımı yıkıp geçecektir.
Son söz Efendimizden UTANMIYORSAN DİLEDİĞİNİ YAP!
Perdeler Anılar Kapılar
GÖKLERDE BİR DESTAN: KONYA’DA ANADOLU KARTALI-2025
Dijital Çıplaklık
Taşkuyu’nun Sırrı
VİCDAN YELKEN AÇTI
Paylaş ki Bayram Olsun
Şeyh Hacı Abdullah Efendi Türbesi
Evren Unutmaz: Ne Ekiyorsak, Onu Biçiyoruz
İki Başkent, Tek Yürek Konya’dan İstanbul’a Bir Yol Hikayesi - Ecdadın İzinde
Güneş Ayakta Duranların Üzerine Doğar