OSMANLI VE DÜNYADA ZENAATTEN SANATA

İstanbul'da on beşinci yüzyıldan fazla çinili eser kalmamıştır.(...) On altıncı yüzyılın başlarından sonra İstanbul'da devamlı bir gelişmenin sağlam temelleri atılmıştır. Bu zamanda artık mozayik,  çiniler ve altın yaldızlı tek renkli çiniler tamamen kaybolarak renkli sır tekniğiyle yapılmış dört köşe levhalar halinde çiniler bütün çini dekorlarının esası olmuştur.(...) Bu çinilerin renk ve motiflerinde de değişmeler vardır. Yazı hala önemli bir yer tutar. Geometrik şekiller de zaman zaman ortaya çıkar. Fakat devrin asıl karakteristiği Rumıler, Hatayılerle aralarında palmet ve lotusun sık sık göründüğü çiçekler ve stilize büyük yapraklardan ve Çin bulutlarından ibaret bir dekordur. (...) 

 

Topkapı Sarayı Arzodası'nın cephesinin iki tarafını kaplayan çiniler, lacivert zemin üzerine yeşil, sarı, firuze renkte Hatayıler, nar çiçeği motifleriyle (...) rozet çiçekleri ve kıvrak dallardan ibaret bir dekor gösteriyor. Mimar Sinan'ın İstanbul'da ilk yapısı olan Haseki imareti (1539) çinilerinden halen Topkapı Sarayı çini pavyonunda bulunan iki alınlık da bu devir çinilerinin örnekleri arasında yer alır.Bu çeşit çinilerin en şaheserleri Kanunı Sultan Süleyman'ın genç yaşta ölen oğlu Şehzade Mehmed'in türbesini süsler. (...) Bu çiniler türbenin içini adeta bir masal dünyasına çevirmektedir. Sürükleyici bir renk senfonisi ile işlenmiş olan bu çinilerde klasik Rumı ve palmet motifleri arasında büyük nar çiçekleri, güller, uzun geniş yapraklar, çin bulutları ve diğer rozet çiçekleri göze çarpar. 

 

Renkli sır tekniğiyle yapılmış levha halindeki Osmanlı çinilerinin burada son bir şaheser yaratıldıktan sonra yüzyılın ikinci yarısında artık yepyeni gelişme yolları aranmıştır Renkli sır tekniği tamamen terk edilerek bütün çiniler on altıncı yüzyılın ortasından sonra sır altı tekniğiyle yapılmıştır (...) 

İlk bakışta bütün diğer devirlere ait Türk çinilerinden kolayca ayırdedilebilen bu yeni üsluptaki çiniler 1557'de tamamlanan Süleymaniye camiinde mihrabın iki tarafını ve bunların üst kısmındaki duvarları süslemektedir. (...) İlk olarak Süleymaniye camiinde ortaya çıkan bu yeni üsluptaki çiniler caminin arkasında Kanuni Sultan Süleyman ve gözdesi Hürrem Sultan türbelerinde daha zenginleşmiş halde görülüyor.(...) On altıncı yüzyıl ortalarına kadar çinilerde renk ve dekor bakımından göze çarpacak önemli bir değişiklik görülmezken bundan sonra çeşitli yenilikler hep birbirini kovalıyor. Süleymaniye camiinden ancak dört sene sonra 1561'de yapılan Rüstem Paşa Camii çinileri bu inanılmaz zenginliği parlak bir şekilde canlandırır .Diğer birçok incelikler arasında burada kırk bir çeşit lale motifi bulunduğunu söylemek kafi bir fikir verebilir.(...) 

1572 tarihli Sokollu Mehmed Paşa ve 1574 tarihli Piyale Paşa camilerinin çinileri renk ve kalite bakamından daha ileri bir gelişmeye işaret eder. Burada kırmızı renk, parmakla dokunulunca hissedileri, " hafif kabartılmış parlak bir mercan kırmızısı haline geliyor. Her halde İznik çini atölyelerinin buluşu olan bu kabarık ve parlak mercan kırmızısı, 17 yüzyıl başlarına kadar kırk beş sene çinilerde görüldükten sonra birdenbire ortadan kayboluyor. Bunu yapan usta herhalde sırrını kimseye vermeden ölmüş olmalıdır. Topkapı Sarayında bu mercan kırmızısının bolca kullanılmış olduğu çinilerden en iyi örnekler bir araya toplanmıştır. Esasen Topkapı Sarayı dairelerinde çeşitli devirlere ait en zengin çini koleksiyonu duvarları kaplamaktadır .Hırka-i şerif dairesindeki tavus figürlü çinilerle Harem dairesinde Altınyol denilen koridorda bulunan çiniler bunların ve belki de bu devirdeki bütün Osmanlı çinilerinin en parlak örnekleridir.(...) 


Yazarın Diğer Yazıları