“Canlı Yayında Konuşur Gibi” Konuşabilmek
Şivlilik bir dünya markası haline getirilebilir.
KÜRESEL GÜÇLERİN ELİNDEKİ SİHİRLİ GÜÇ, BİLİM
Ağaların eli tutulmaz
REĞÂİB GECESİ BİR GECE DEĞİL BİR YÖN TAYİNİ
Sûfî bir ses işittim uzaklardan…
YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR…
Veeeee nihayet! Güzel futbol güzel sonuç…
Seküler kesimin çatallı dili
AKLINI VE ALNINI TERLETENLER
SEVDALISIYIZ
ÜÇ AYLARA KAVUŞMANIN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ
Bahanesiz Maçtan Hüsran Çıktı
AHLAK VE VİCDANIN SESİ MISIRLI YAZAR MUSTAFA LUTFİ EL-MENFALUTİ
CUMHURİYET OLMASA BİZ OLMAZ MIYDIK?
EĞİTİMDE BİR MİLAT BAŞLAMALI MI?
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
Hayat, güzelliklerle dolu. Hayatı güzel kılmak elimizde. Kimse; "elimden bir şey gelmiyor, benden bir şey olmaz, yeteneğim yok, beceremiyorum…” demesin. Herkeste şöyle veya böyle beceri var. Önemli olan, bu beceriyi yakalayabilmek. Hani; "bardağın yarısına kadar boş” sözünü ederiz ya. Ederiz de, sözü yanlış anlar ve yanlış uygularız. Aslında; "yarısına kadar dolu bardak” demek en doğru olanı.
Güzelliklere imza atmanın ilk adımı; "Elest bezmiyle” ortaya çıktı. Her birimiz mahalle camiine, Kur'an ve dini bilgilerimizi öğrenmek için gittiğimizde, cami hocası; "Müslüman mısınız?” diye sorar, bizler de hep bir ağızdan; "Elhamdülillah” derdik. Hoca; "ne zamandan beri Müslümansınız?” diye souyu tekrar edince, "ne zamandan beri” den ne kast ettiğini bilmediğimiz için susardık. Bu sefer hoca, kendisi cevaplandırır, "Kalu bela zamanından beri Müslümanım” diye söylememizi isterdi. "Kalu Bela ne demek?” deyince, buna da verecek cevabımız olmuyordu, çünkü "kalu bela”nın ne demek olduğunu bilmiyorduk. Hocamız bu sefer de kalu bela'yı açıklar ve; "kalu bela; ruhlar yaratıldığı zaman Allah'ın; "ben sizin rabbiniz değil miyim?” diye sorduğu soruya; "kalu bela” demeleridir. "Evet Rabbimizsin” demektir.
İnsanın ne eti yenir, ne de derisi giyilir. İnsanı değerli kılan, makamı, parası, güzelliği değildir. Toplum içinde saygın kılan, itibar kazandıran, sevdiren, "ne iyi adam” dedirten; davranışlarımızdır.
Tahir'ül Mevlevi, şöyle der;
"Eli boş gidilmez gidilen yere,
Rabbim boş gelmedim suç getirdim,
Dünyalar çekemezken bu ağır yükü,
İki büklüm sırtımda pek güç getirdim”
Rabbimiz; "Her nefis ölümü tadacaktır”, peygamberimiz de; "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz…” buyurarak bizim hayat boyu güzel iş yapmamızı öğütlemektedir.
Güzelliklere imza atmayı bir deneyelim. Göreceğiz ki, yarınımız bugünümüzden daha güzel ve mutlu olacaktır. Denemeye değmez mi? Kolları bunun için sıvamaya değer.
AKLINI VE ALNINI TERLETENLER
ANADOLU İRFANI
KUR’ANLAŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR
MEVLANA’YI ANLAMAK
KURALLARA UYMAMAK BAŞIMIZA GAİLE AÇIYOR!
SÜNNETULLAH
SIRATIN ÜSTÜNDEYİZ
ZULMEDENLER, ASLA HUZUR BULAMAZ!
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
GİZLİ AJANDAMIZ OLMASIN