EKONOMİ VE KÜLTÜR

Esmalardan yansıyan en güzel "Selâm” üzerimize olsun.

 

Tanıyanlar belgesel izleme merakımı bilirler. Evrene, insana ve hayata dair ne varsa ilgimi çeker. Çocukluğumda genel bilgiye ulaşmak için ansiklopediler vardı. Kitap gibi okuyup bitirdiğim iki tanesi var ki akıllara zarar. İlki, ülkemize Gelişim Yayıncılık tarafından ilgimize sunulan "Hachette” isimli olanıdır. Diğer ansiklopedi ise Larousse'dur ve bunlar Fransız kültürü tarafından finanse edilip bize sunulmuş seçme bilgileri içerir.

 

Seneler aktı ve yayıncılık da değişti. Şimdilerde ağırlıklı olarak İngiliz ve Amerikan yapımı belgeseller izliyoruz. Hemen her konuda belgesel var artık. Emlakçılıktan tutun da suç dosyalarına kadar dünyada olan biteni öğrenmek mümkün. Kimler ne kadar vakit ayırıyorlar bilmiyorum. Ben günde iki saate yakın konu seçmeden takip ediyorum. Bazı belgesel türleri için kendi kanalları, aplikasyonları (cep uygulaması) bile kurulmuş.

 

Birbiriyle alakasız gibi görünen verileri BİRleştirmekte iyiyim. Şimdi onlardan biri geliyor.

 

Dünyanın en fakir onbeş ülkesinin, ilk ondördü Afrika ülkeleri. (Pusholder/Kasım 2020) Şaşırdık mı? Korkarım şaşırmadık. İnsan kadar eski bir yönetim biçimi: Sömürgecilik… Yeni haliyle biraz daha cafcaflı bir adı var: Emperyalizm! Bu yeni haliyle sadece meta (ticari mülk) değil duyguları, yetenekleri ve kültürleri de sömürüyorlar. Tuhaf değil mi, bir Allah'ın kulu da çıkıp itiraz etmiyor. İstisnalar da nedense uzun yaşamıyor.

 

Evet, bize bilgiyi satanlar hep aynılar, teknolojiye göre evriliyorlar sadece! Bize kültür dayatanlar da aynı: Dominant (baskın-üstün) kültür sadece toplumsal ve ahlakî değerleri etkilemiyor. Maalesef insanların gönülleri ve inançları üzerinde asimilasyona yol açıyorlar!

 

Gayrı safi milli hasıladan kişi başına düşeni 300 dolar olan ülkeler var. Bu insanların refah düzeyleri ne ki aynı geliri iki sıfır daha fazla olanlara kafa tutsunlar… Sadece Orta Afrika değil aslında, listeye iyice bir göz atsanız neler var neler! Gine ve Kamboçya'nın yerini bile bilmiyoruz, Paraguay ve Şili'yi futboldan tanıyoruz! Toplasanız 5 ülke ve yardakçıları tüm dünyaya hâkimler. Geride kalanları dildiklerince asıp kesiyorlar, biz izliyoruz

 

Daha trajik olanı, gençlerimizin ezici çoğunluğu bu emperyalist ülkelerde yaşamak istiyor!

 

Dünyanın en büyük elmaslarından birisini, yapılan sıkı pazarlıktan sonra 100-150 dolar gibi bir fiyata satan Afrikalıya ne diyebiliriz ki? Senelerdir ANAdolu toprağından beslenip, tarihi eserlerimizi (yaşayan geçmiş) satan adamlardan ne farkı var? Siyaseten satılış ile mahallede komşu tarafından satılış özünde farklı değil. Sizce, kültür erozyonu kaçınılmaz mı?

 

Ekonomi ve kültür döngüsü nettir. Çok bilinmeyenli bir denklemin unsurlarıdır. Bu denklemi bizden önce çözenlere dikkat etmek zorundayız. Yoksa hangisinde tökezlersek eyvah!

 

Hayra karşı geliniz.


Yazarın Diğer Yazıları