İNSAN ODAKLILIK

Esmalardan yansıyan en güzel "Selâm” üzerimize olsun.

 

Bugün, siz kıymetli okurlarımızla her harfini iyi bildiğimiz ancak farklı bahanelerle bir türlü hayatımızın merkezine oturtamadığımız bir konuyu paylaşmak istedim. Genel olarak yazılarımda ifade etmeye çalıştığım, kendimce prensiplerimden birisi de hep bu hatırlatmaları yapmak sanırım. Nasıl her sözümüzden sorumluysak, ben de her kelimemden sorumluyum.

 

İnsan nedir, nasıl olmalıdır ve yolculuğu ne yönedir gibi başlıkları daha önce değerlendirdik. Bir yazan olarak, kendimce, sizlerle farklı bakış açıları bulmaya çalıştım. Her ne kadar dünyamıza zor zamanlar yaşatıyorsak, diğer varlıklara zarar veriyorsak da yaşam alanımız belli! Bu yazıda iki temel pencereden bakacağız, önce inanç ardından finans olarak değerlendireceğiz.

 

İbrâhimî inanç sistemleri ve kitaplardaki temel mesajlar hep aynıdır. Amaç, insan odaklı bir düzen ve sosyal yaşam tarzı kurgulamaktır. Vahiy öğretisine göre, insanlık, yaratılışın asli amacıdır ve insanlar, yaratılışlarının gereği olarak yeryüzünde bir halife olarak var edilmişlerdir. Bu durum, en keskin ifadesini M. Arabî'de bulur: "Benim dinim aşk, kâbem insandır.”

 

Son hak din olan İslam, insanın özgürlüğüne, onuruna ve haklarına saygıya dair değerlere işaret eder. Kitabi İslam retoriğinde insanlar, yaratılışlarının değeri ve önemi açısından eşittirler ve hiç kimse diğerinden (takva haricinde) üstün değildir. Vahiy gereği, tüm insanların kendi kararlarını alabilmesine ve kendi hayatlarını yönetebilmesine izin verilmelidir.

 

İslam, insanların refahını ve mutluluğunu korumak ve artırmak için çeşitli eylemler önerir. Bunlar arasında infak etmek; sadaka-zekât vermek, yetimlere, fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, komşulara saygı göstermek, hastaları ziyaret etmek çok önemlidir. Ayrıca insanlara adaletli davranmak, barış ve kardeşlik ortamını korumak gibi prensipler yer alır.

 

İş dünyasında insan faktörü için üç ana unsur sayabiliriz, bunlar firma prensiplerinin çalışanlarına, müşterilerine ve topluma odaklanmasını gerektirmektedir. Bu model, işletmelerin yalnızca kâr elde etmek yerine, çalışanlarının mutluluğunu, müşterilerinin memnuniyetini ve toplumun refahını da gözeterek iş yapmalarını amaçlar. Bu bağlamda diğer kriter, sürdürülebilirliktir.

 

İnsan odaklılık, işletmelerin çalışanlarına adil ücretler, iyi çalışma koşulları ve gelişim fırsatları sunarak çalışanların motivasyonunu artırmasını sağlar. Ayrıca, firmalar müşterilerine kaliteli ürün ve hizmetler sunarak müşteri memnuniyetini artırabilirler. Bu bakış açısı, genel anlamda iş gören ve müşteri sadakatini artırılmasına ve rekabet avantajının elde edilmesine yardımcı olur. Ticari faaliyet göstermek mekanik bir süreç değildir. Kurumsal firmalar toplumsal anlamda da olumlu bir pay sahibi olabilirler. Genel anlamda, çevre dostu uygulamalarla doğal kaynakları koruyabilirler veya özelde ihtiyaç sahibi insanlara yardım edebilirler. Bu, işletmelerin geneldeki sorumluluklarını üstlenmelerini ve topluma faydalı bir şekilde yerine getirmelerini sağlar.

 

 

Metahümanizm, insanın teknolojiyle birleşmesiyle ortaya çıkacak fırsat ve tehditleri irdeleyen yeni bir felsefi akımdır. Bu akım, insanın biyolojik sınırlarının ötesine geçmesi ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda, olağandan daha "üstün insanlar" yaratılması fikrini savunur. Giderek hızlanan bir teknolojik yükselişin sonucunda, insanın kendi doğasını aşıp kendini yeniden biçimlendirebileceği ve geliştirebileceği bir gelecek öngörür. Bu fikir, insan vücudunun ve beyninin teknolojik olarak geliştirilmesi, genetik mühendislik ve yapay zekâ gibi teknolojilerin insanların hayatlarını büyük ölçüde etkileyeceği bir gelecek kurgusu ortaya koyar. Peki, siz ne dersiniz?

 

Hayra karşı geliniz.


Yazarın Diğer Yazıları