ŞİİR NE DEĞİLDİR?

Esmalardan yansıyan en güzel "Selâm” üzerimize olsun.

 

Ekonomiydi, siyasetti derken hepimizin zihinleri Kapadokya balonları gibi oldu. Aslında gelirle gider dengeleri ilk kez bozulmadı. Ne çekirdek aile ne de yaşlı, şişko dünya, ilk defa karşılaşmıyor adaletsizliğin sonuçlarıyla. Bu hafta, sizlerle farklı bir konuyu paylaşmak istedim. Yeni şeyler söyleyebilmek umuduyla; özellikle son yıllarda, enflasyondan feci etkilenen bir mesleğe (!) vurgu yapmak istedim: Şairlik…

 

"… hiçbir şey söyleyemez de, kalemini ayağının altına alıp ezer. Bunlar şiirdir” diye yazmış değerli üstatlardan Abdülhak Hamid. Bahsedilen ‘acziyet' hakkında ciddi ciddi düşünmek gerekiyor. Yüreğimizi dolduran duygular, doğru yere kanalize edilemediğinde sıkıntı yaşarız. Bunları ifade etsek bir dert, etmesek başka dert! Peki, zihnimizdekilere ne demeli? Bir yana dönsek 'bilinçdışı' kapatmış yolumuzu, diğer yanda ‘bilinçaltı' denilen garabet!

 

Fırıncı ne iş yapar? Güzelce hazırladığı ekmek teknesinde, lezzetli aş pişirir.

Sıvacı ne iş yapar? Elindeki malzeme ile sıvar duvar yüzeyini, özenle.

Avukat ne iş yapar? Mevcut davada, adalet için müvekkilini savunur.

 

Buraya kadar yazdıklarımda, belki asgari müştereklerde, hem fikiriz sanırım. Öyleyse şairin ne iş yaptığını da hepimiz biliyoruz. Hangi yollardan geçtiğini, kendisini ve sanatını nasıl geliştirdiğini biliyoruz. Eserlerine bakarak da hangi seviyede olduğunu tahmin edebiliyoruz. Hazırsanız ortalığı biraz karıştıralım; hepsi iyi ve hoş da şiir nedir? Bir sanat mıdır yoksa zanaat mıdır? Her ay yayınlanan, yüzlerce şiir kitabındakilerin hepsi, şiir midir?

 

Edebiyat akademisyenleri ne der bilemiyorum; halk âşıkları, entel ozanlar ve uçuk marjinaller nasıl bakar konuya? Kimin haddine düşer, bilmem kaçıncı yeni akımını nasıl değerlendirir hiç anlamam… Kiraz çiçeğine yazılır mı, ölen yâre yakılır mı veya kanlı vatana okunur mu?

 

Birilerinin yakasını toparlamak geliyor içimden. Yakıtı imgeler olan bu araç, besbelli epey ‘su kaynatmış' olsa gerek. Şair yolunu şaşırmış, kapitalizm içini boşaltmış, âlem liyakati yitirmiş. Kelimeler israf edilmiş, ritim duygusu kaybolmuş, ölçüler ve uyaklar tarih olmuş…

 

Şiirin duygulara, konulara, sunumuna göre türleri vardır. Kendi içinde yazılı kuralları vardır. Hepsinden önemlisi şiirin yazısız kuralları da vardır. Şiirde estetik ve teknik kurallar kadar kurallara başkaldırı da vardır. Kalıplara sığmaması şiirin doğası gereğidir.

 

Kelimelerden resim mi yaparsınız, heykel mi dikersiniz yoksa onları besteler misiniz? Her ne yaparsanız yapın "aşk” için yapın. O zaman hayatınız şiir olur. Hayatınızdaki bütün değerli varlıklar şiir olur. Yüreklerdeki ışık ve karanlık şiirdir. Teklik yolculuğu şiirdir.

 

Şiirin ne olmadığına kafa yormadan yazar mı şair? Onu da şair bilir!

 

Hayra karşı geliniz.


Yazarın Diğer Yazıları