DEPREMLER KARŞISINDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI?
BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Yüce dinimiz İslam'ın asırlar öncesinden yapılmasını emrettiği hususların tarihi süreç içerisinde bilim insanları tarafından yapılan araştırmalar sonucunda bir bir teyit edildiğini görmek buruk bir sevince sebep oluyor. Burukluğun sebebi bazı kişilerin İslam'ın emrettiği kimi konuları akıl ve bilim dışı olduğunu söyleyerek reddetmelerini ve bundan dolayı günah kazanmalarını görmek. Sevincin sebebi ise yeri ve göğü tüm evreni yaratan yüce yaratıcının yapılmasını emir buyurduğu ve gerçek Müslümanların hulus-i kalple teslim olup pratikte uygulayageldikleri hususların ne kadar doğru olduğunun görülmesidir. Bunlardan biri Ramazan ayında tutulan orucun salt bir açlık olarak değerlendirilip hafife alınması ve gereksiz bir uygulama olarak görülmesidir. 2016 yılında bu konuyla ilgili yaptığı bir araştırma ile Nobel Tıp ve Fizyoloji Ödülü'nü alan Japon bilim adamı Hücre Biyologu Yoshinori Ohsumi, İslamiyet'in ne denli bilimsel kriterlere uygun bir din olduğunu adeta bütün dünyaya haykırmıştır. Ohsumi, bu araştırmasında hücrelerin yenilenmesi için yaşlı hücrelerin imha edilmesi gerektiğini, bunun da uzun bir süre aç kalınarak yani oruç tutularak mümkün olabileceğini belirtmiştir.
Ohsumi, OTOFAJİ (kendi kendini yeme) adını verdiği bu kurama göre vücudun uzun süreli bir açlıkta hücrelerin vücuttaki zararlı toksinleri yok ettiğini vücudun yenilenmesine vesile olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre 3 günlük oruçtan sonra vücut bağışıklık mekanizması yeni akyuvar oluşumunu sağlamaktadır. Hücreler insanlar gibi çöp niteliği atıklarını zararlı olanlarını özel torbalara doldurup depoluyorlar. En kirli olanlar yok edilip sindiriliyor bazıları da enerjiye dönüştürülüyor. Bunun dışında diğer iki önlem ise biri egzersiz yapmak diğeri de karbonhidrat alımını azaltmaktır.
Uzmanlar tarafından orucun alzheimer ve parkinson ile diyabet ve kalp hastalığına yakalanma riskini azalttığı, bağışıklığı güçlendirdiği, zihinsel fonksiyonları artırdığı, cildi canlandırdığı, sindirim sistemini dinlendirdiği belirtilmektedir.
Salt bir açlık ibadeti olmayan orucun insanın ruh sağlığına da çok önemli katkıları vardır. Ne yazık ki yüzde 40'tan fazlası açlık sınırında hayatını sürdürmeye çalışan bir dünyada yaşıyoruz. Sözlü ve yazılı basında bu insanların içler acısı durumunu görmekteyiz. İnsanın normal hayatındakinden biraz fazla bir açlığı yaşadığında kısmen de olsa bu aç insanların halini hatırlayabilmekte ve hem kendisinin haline şükretmesi hem de o insanlara yardım etmesi gerektiğini anlayabilmektedir. Tabi bu herkese de nasip olmuyor. Toplumsal sorumluluğunu yerine getirmesi kişiyi ruhsal olarak rahatlatır.
Oruç, temelde insanın yaratıcıya bağlılığını, kulluğunu, teslimiyetini ifadeye vesile olduğu gibi sağlıklı bir bünyeye sahip olmanın da aracısıdır.
Bu konuda Peygamberimizin söylediği şu söz ne güzel bir özet: ORUÇ TUTUNUZ Kİ SIHHAT BULASINIZ. Rabbim samimiyet ve mutlak teslimiyetle oruç ve diğer ibadetleri yapmayı hepimize nasip eylesin. Amin…
DEPREMLER KARŞISINDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI?
İNSANA YATIRIM YAPMAK
LİYAKAT MI SADAKAT MI?
KONYADA TRAFİK
EDEBİYATIMIZDA AYASOFYA
EDEBİYATIMIZDA BAHAR
SANA DÜN ALAADDİN TEPESİNDEN BAKTIM AZİZ KONYA
SURİYEYİ BEKLEYEN TEHLİKELER
MODERN ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 3
ARAP EDEBİYATÇILARININ TÜRKİYE VE TÜRKLERE BAKIŞI 2