ABD ‘Tükeniş Sendromu’ Yaşıyor

Önceki gün Birleşmiş Milletler'de yapılan Kudüs oylamasında Trump hezimete uğradı.

Hem de aleyhte oy verecek ülkelere "Yardımları keseriz”, "Bunu unutmayacağız" tehditlerine rağmen.

ABD "eşkıyalığını” ve "kaba gücünü” ilk defa bu kadar açık gösterdi.

Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etme ve büyükelçiliği Kudüs'e taşıma kararına en sert tepkiyi Türkiye verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir" diyerek net bir tavır ortaya koydu. Akabinde İslam işbirliği Teşkilatı'nı çok kısa sürede ve tarihinin en yüksek katılımıyla İstanbul'da topladı.

Türkiye Trump'un haksız kararını BM Güvenlik Konseyi'ne taşıdı. Güvenlik Kurulu'nda 15 üyenin 14'ü Trump'un kararının aleyhinde oy kullandı. ABD bu kararı tek başına veto etti.

Bunun üzerine Türkiye, Yemen ile birlikte meseleyi BM genel kuruluna götürdü. ABD, BM Genel Kurulu'ndaki oylamada 128'e karşı yanında sadece 7 ülke bulabildi.

Bu sonuç, "Dünya beşten büyüktür" söyleminin dünyada karşılık bulmasıdır.

Bu küresel vicdanın, İslam ülkelerinin ve Türkiye'nin bir başarısıdır.

ABD lehine oy veren İsrail, Guatemala, Honduras, Marshall Adaları, Mikronezya, Nauru, Togo, Palau.

Bu 7 ülkeyi herkes ilk kez duydu. Haritadaki yerlerini bulmak çok zor.

ABD lehine oy kullananlar dünya nüfusunun % 0,5'i. 128 ülkenin nüfusu dünya nüfusunun % 99,5'u.

Devletlerin bağımsızlığını ve onurunu parayla satın alacağını zanneden, başaramayacağını anlayınca agresifleşerek tehdide başvuran bir anlayış "tükeniş sendromu” dur.

Bu, "ABD'nin küresel düzen kurucu rolünün ve hegemonyasının iflas ettiğini” göstermektedir.

Bu, ABD için sonun başlangıcıdır.

Her ne kadar BM Genel Kurulunda alınan kararın yaptırımı yok ise de; ABD'nin tüm dünyayı karşısına alma lüksü yoktur. Göze alsa da, bu sürdürülebilir bir durum değildir.

Elbette bu çok önemli bir başarı ve bir dönüm noktasıdır.

Ancak zafer sarhoşluğuna kapılmadan, hamaset nutukları atmadan "Amerika bitti” havalarına girmeden ve "yapılacak daha çok işimiz olduğu bilinciyle” hareket etmek gerekir.

BM kararının askıda kalmaması için Türkiye'ye ve İslam Dünyası'na büyük görevler düşmektedir.

İsrail zulmünü önlemek ve Filistin'in yaşadığı zulmü sona erdirmek için BM'den "müdahale kararı” çıkarmaya, Trump'a karşı oluşan bu "küresel konsensüsü kalıcı hale getirmeye” çalışmak lazımdır.

Başta İslam Ülkeleri olmak üzere tüm mazlum milletlerle ekonomik, askeri, diplomatik ilişkileri geliştirmek, ABD eşkıyasına karşı "onları yüreklendirmek” gerekir.

Önce Türkiye Kudüs'te Büyükelçilik açmalı,128 devletin "Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanıması” ve Büyükelçilik açmaları için diplomatik atak başlatmalıdır.

Türkiye, BM ve İİT nezdinde Filistin'e insani yardım kampanyası başlatılması ve Gazze ablukasının kaldırılması için girişimde bulunmalı ve bu çabalara öncülük etmelidir.

Aksi halde işgal sürer, kriz zamana yayılır, dünya yeniden rehavete gömülür ve Filistin davası küllenir.

Allah Müslüman milletlerin ve tüm mazlumların yar ve yardımcısı olsun, Zalimleri kahretsin…


Yazarın Diğer Yazıları