ERMENİSTAN’IN AZERBAYCAN’A SALDIRISI NASIL OKUNMALI?

Ermenistan 12 Temmuz'da Azerbaycan'ın Tovuz iline saldırdı.

Ermenistan, bu kadar stratejik bir bölgeyi vurma kararını tek başına almış olamaz. Ermenistan, hiçbir kaynağı olmayan, üretmeyen fakir bir ülkedir ve saldırı düzenleyecek bir güce de sahip değildir. Bir vilayeti kadar Rusya'ya bağımlıdır. Taraf olmadığını söylüyorsa da, hiç kuşku yok ki; Ermenistan'ın arkasında Rusya vardır.

Cevaplanması gereken soru, "Rusya durup dururken Ermenistan'ı Azerbaycan'a neden saldırttı?”

Tovuz; Azerbaycan'ın Gürcistan üzerinden Türkiye'ye ve Avrupa'ya bağlantısını sağlayan stratejik bir noktadadır. Buradan Kars-Tiflis-Bakü demiryolu ve karayolunun yanı sıra, Türkiye'ye doğalgaz sağlayan TANAP boru hattı, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Güney Kafkasya boru hattı, Bakü-Supsa Petrol boru hattı geçiyor.

Yani Ermenistan'ın saldırdığı bölge Azerbaycan'ın can damarı.

TANAP projesiyle Türkiye ve Azerbaycan'ın doğalgaz ticaretini önemli oranda arttırdığı, Avrupa'nın doğalgazı TANAP'tan sağladığı, Türkiye ve Avrupa'nın Rusya'ya olan doğalgaz bağımlılığının giderek azaldığı düşünüldüğünde, bu saldırının tesadüf olmadığının, en önemli nedenlerinden birinin enerji yollarının kontrolünü sağlamak olduğunın anlaşılması zor değildir.

Tovuz'un kıtaları birbirine bağlayan ve Ermenistan'ı dışlayarak inşa edilen Bakü-Tiflis-Kars demiryoluna çok yakın olduğu, çıkarılacak bir savaşla enerji ve ulaşım koridoruna hâkimiyetin hedef alındığı görülmektedir.

Rusya; Erivan'a Azerbaycan'ı tahrik ettirerek Azerbaycan'ın Ermenistan'a saldırmasını, sonra da aralarındaki "Kolektif Güvenlik Anlaşması” gereği Ermenistan'ın Moskova'yı yardıma çağırmasını sağlamak gibi bir oyunun içinde. Böylece Rusya, Suriye örneğinde olduğu gibi, "beni Ermenistan davet etti” diyerek bölgeye yerleşecek, enerji ve ulaşım koridorunu kontrolü altına alacak.

Rusya, çıkacak savaşta Türkiye'nin kayıtsız şartsız Azerbaycan'ın yanında yer alacağını, bir kısım güçlerini buraya kaydıracağını biliyor. Böylece Libya ve İdlib konusunda Türkiye'nin gücü bölmek ve elini zayıflatmak istiyor.

Bu saldırı Suriye savaşı ve PKK devleti ile Türkiye'yi güneyden çevirme projesinde olduğu gibi, Türkiye'nin Azerbaycan ve Türk Dünyası ile irtibatını kesme, Türkiye'yi doğudan çevirme projesinin startı gibi görünüyor.

Rusya lideri Putin, Aliyev ile Paşinyan'ı Soçi'ye davet ederek üçlü zirve yapacak. Böyle bir zirveye Türkiye'nin mutlaka katılması ve rol alması gerekir. Kardeş Azerbaycan'ı masada yalnız bırakamamak, enerji ve ulaşım güvenliğimiz için bu zirveye katılmak hayati önem taşımaktadır.

AB, taraflara derhal ateşkes ilan etmelerini ve çatışma bölgesine Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT) gözlemcileri yerleştirilmesini önerdi. AB, gözlemcilerini yerleştirmeye, kargaşadan faydalanmaya çalışıyor.

ABD ise itidal çağrısında bulundu. ABD'nin sadece itidal çağrısında bulunmakla yetinmesi Suriye'de olduğu gibi, bölgenin nüfuzunu Rusya'ya bırakmak konusunda "danışıklı” oldukları ihtimalini güçlendiriyor.

Dünya siyasetinde tam bir satranç oynanıyor. Çok dikkatli ve uyanık olmak, düşmanlarımızdan bir veya birkaç hamle ötesini görmek, ona göre hazırlıklı olmak zorundayız.

Belirmeden geçemeyeceğim. 24 Temmuz Cuma günü Ayasofya'da kılınacak Cuma namazına milyonların katılması, alanın "Allahüekber” nidalarıyla inletilmesi, Milletimizin ve İslam Âlemi'nin birlik ve beraberliğini göstermek, dostlarımızı sevindirmek ve düşmanlarımıza gözdağı vermek için tarihi bir fırsattır.

Allah yar ve yardımcımız olsun…


Yazarın Diğer Yazıları