FİLM VE DİZİLERİN TOPLUMU BOZMA İŞLEVİ

Bir toplumun ahlakı, milli ve manevi değerleri, toplumsal yapısı nasıl bozulur sorusunun cevabını bulmak istiyorsanız film ve dizilere bakmanız yeterlidir.

Bu film ve diziler toplumsal dinamiklerimizi dinamitliyor.

Her film ve dizide "aşk ögesi” olmazsa olmazdır. Mutlaka bir esas oğlan ve esas kız vardır.

Gençlere aşkı özendirici, nefislerini harekete geçirici sahneler bu film ve dizilerin ortak noktasıdır. Kavuşma, öpüşme ve daha ileri giden sahnelerle izleyiciye rol-model (!) tiplemeler sunulur.(!)

Pavyonda Ankara havaları eşliğinde yarı çıplak bayanların dansı, pavyon müşterilerinin keyifle rakı içmesi "felekten bir gün çalma” olarak takdim edilir.

En çok seyredilen komedi filmi olan "Hababam Sınıfı”nda sigara içmek, okuldan kaçmak, kavga etmek, küçük çocuklardan haraç toplamak, ders çalışmamak, kopya çekmek, öğretmenlerinin fiziksel kusurlarıyla alay etmek masum davranışlar gibi sunulur.

Liseli gençlerin birbirine âşık olması, her öğrencinin karşı cinsten bir arkadaşının bulunması zaruret, bulunmaması bir eksiklik olarak takdim edilir.

Her film ve dizide -heyecan ve aksiyon katmak adına- mutlaka silah ve şiddete yer verilir.

Aşk, öpüşme, tabanca, şiddet, içki olmadan olmazmış gibi her film ve dizide bunlara yer verilmesi tesadüf değildir.

Bu dizi ve filmlerin toplumu bozma işlevi başarıya ulaşmıştır.

Karşı cinsten bir arkadaş bulma ortaokullara, hatta ilkokullara kadar inmiştir.

Toplumda sigara, içki, uyuşturucu alışkanlığı kök salmıştır.

Zina ortamları çoğalmış, zina kolaylaşıp yaygınlaşmıştır.

Cinayet, yaralama, şiddet, gasp, hırsızlık sıradanlaşmıştır.

Uyuşturucu madde kullanımı ve bağımlılığı gençliğimizi tehdit eder hale gelmiştir.

Milli ve manevi değerlerden bahsedenler klişeleşmiş "hangi devirde yaşıyorsun”, "vatan millet sakarya” söylemleriyle hor görülür olmuştur.

İşin garibi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) gibi bir devlet kurumu vardır ve bu kurum bu rezaletleri seyretmekle yetinmektedir.

Ara sıra RTÜK'ün yaptığı müdahaleler de "sansür” suçlamasıyla baskılanmaktadır.

Devlet yetkililerine, STK'lara ve bu köhnemeyi durdurma imkânına sahip tüm ilgililere sesleniyorum.

Daha fazla gecikmeden bu kültür emperyalizmini durdurun.

Batılılaşmak ve medenileşmek adına bir nesli kaybediyoruz.

Geleceğimizin güvencesi genç nesiller kaybedildikten sonra hiçbir ilerlemenin anlamı yoktur.

Kurtuluş Savaşında uğruna öldüğümüz değerleri kaybettikten ve savaştığımız düşmana benzedikten sonra gerçek bir bağımsızlıktan bahsedilebilir mi?

Aliya İzzetbegoviç ‘in dediği gibi "Savaş, ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir.”


Yazarın Diğer Yazıları