RUHİ VİRÜSLER NE OLACAK?

Korana virüs nedeniyle mecburen evlere kapandık. Sık sık kendimizi "izole etmek”ten bahsediyoruz.

Maalesef bundan sadece bedenimizi izole etmeyi anlıyoruz.

İnsan sadece bedenden ibaret olmadığına göre; ruhumuzu, kalbimizi, gönlümüzü, zihnimizi de izole edebiliyor muyuz?

Evlere kapanıp TV izlemek zorunda kalınca, aslında her zaman var olan başka bir virüsün varlığını daha yakından fark ettik.

Daha fazla seyirci çekme yarışı uğruna, yapımcılar insanın nefsani arzularını, merak duygularını istismar eden TV dizileri ve filmleri ruhi izolasyon yapmamızın önündeki en büyük engel.

Hangi TV kanalını açsanız, ya şiddet görüntüleri ya da ahlaksız ve çarpık ilişkiler ile karşılaşıyorsunuz. Küfürler de havada uçuşuyor.

Sonra da kadına şiddetin, ırza geçmenin, sapıklıkların suçlusu aranıyor.

Yapılan milyonlarca şikâyete rağmen RTÜK ve iktidar kılını kıpırdatmıyor.

Mesela; mütedeyyin izleyiciye hitap ettiği iddiasında olan ATV 'de "babanın kızının arkadaşına âşık olmasını, buna kızan kızın da bir başkasının babasıyla ilişki kurmasını” konu alan "Gel Dese Aşk” dizisi yayınlanıyor.

Bu ahlaksız çarpık ilişkileri konu alan diziler; ahlaksızlığa, gayri meşru hayat tarzına özendiren, aile ve toplumsal yapımızı tehdit eden bir virüs değildir de nedir?

Görünen o ki; karantina bittiğinde herkes çok özlediği sosyal hayata geri dönecek.

Kafeler, restoranlar yine dolacak. Gençler, dizilerde görerek özendiği ilişkileri yaşamaya çalışacak.

Aldatmalar, fuhuşlar, çarpık ilişkiler -verdiği virüs arasından sonra- kaldığı yerden devam edecek.

İnsanlar, biriktirdikleri hırsla kazanamadıkları paraları telefi etme, yapamadıkları işleri tamamlama yarışına girecekler.

Tatil beldeleri dolacak. Meyhanelerde kadehler "şerefe” diye kaldırılacak.

Virüs nedeniyle kendileri de ölüm korkusu yaşayan, İslam Coğrafyasında öldürdüklerinin de insan olduğunu hatırlayan zalimler, bu felaket geçince bunları unutup masumlara bomba yağdırmaya devam edecekler.

Tarihe baktığımız zaman, iki cihanı, hesap gününü ve bu bağlamda sorumluluğunu idrak etmeyen hiçbir toplumun felaketlerden ders almadığını görürüz.

Eğer tefekkür ederek Korana virüs felaketinden ders almaz, ruhumuzu, kalbimizi, gönlümüzü, zihnimizi izole etmezsek her şey eskisine dönecek, hatta daha büyük felaketlerle karşılaşacağız demektir.

Korana virüsün aşısı ve ilacı bulunacak ve bu felaket sona erecektir.

Ama dünya zevk ve menfaatini, parayı, mal biriktirme hırsını, zevk ve hazzı ilahlaştıran toplumlara hiçbir aşı ve ilaç kar etmez.

Toplumların bedeni ve ruhi virüslerden kurtulmalarının yegâne aşısı ve ilacı İslam'a sarılmaktır.

Ruhi virüslerin şifası Kur'an ve Sünnettir.

Gerisi laf-ı güzaftır…


Yazarın Diğer Yazıları