Bir Varisin Dersinden…

Kıymetli kardeşlerim! Bu hafta Konya büyük bir heyecan yaşadı. Çünkü bu hafta Konya çok değerli bir misafirini ağırladı. Kendileri başta talebe yetiştirme sevdasıyla, hizmet sevdasıyla daha sonra da Konya sevdasıyla yanıp tutuşmaktadır. Onun en çok muzdarip olduğu konu Konya'nın Konya olma özelliğini kaybetmesi ve manevi değerlerini yitirmeye başlamasıdır. Hakikaten Konya'nın geçmişine baktığımızda çok uzak da değil bir çok alimin, arifin, ehil kimselerin buralardan geçtiğini görebiliriz. Hocaefendi'nin en çok kullandığı cümle ''Konya kendine gelmelidir!''oldu. Elbette Konya halkı özellikle de muhafazakar kesim bu değişimin farkında ve bu durumdan muzdarip. Fakat ya gerçek gayreti göstermediğimizden ya da faaliyetlerin samimiyetsizliğinden netice olumluya doğru gitmiyor. Konya'nın manevi eğitimini yansıtan imam-hatip okulları, ilahiyat camiası ve Kur'an Kurslarındaki bu değişim sadece öğrencisiyle değil, hocaların dahi ehl-i sünnet ve'l cemaat akidesinden uzaklaşarak eğitim verilmesine hakikaten anlam verilemiyor. Daha sonra alim, muhlis bir kişilik değil de tenkitçi, hoca beğenmez, kitap beğenmez, mezhep imamlarından, gerçek alimlerden bihaber sözüm ona hocayım diyen kimselerin peşinde gençler yetişiyor. Aslında temel böyle olursa düzen neden bozulmasın ki? Neydik ne olduk soruları buralardan başlıyor.
Yazıma hocaefendinin vurguladığı noktalardan devam etmek istiyorum. Kainattaki en yüce varlık insandır. Öyle ki gözümüzü nereye çevirirsek çevirelim:''Hayır bu insan için yaratılmamıştır.''diyeceğimiz hiçbir cisim yoktur. İşte insanın yaratıcısı alemlerin Rabbi Allah insanla dost olmak istemiştir. Bunun için de peygamberler göndermiştir. Kul bu peygamberlere ittiba ederek Allah'ın kendisine verdiği istidatları inkişaf ettirmelidir. Bu şekilde dostluk meydana gelir. Kalpten diğer aleme pencereler açılmalıdır. Çünkü insan kalbinin en büyük sanatı budur. Kalp her şeyi kullanmayı bilmelidir.
İnsan ancak imtihan merhalelerini aştığında Allah Teala'ya dost olabilir. Allah'ı sevmek zordur. Hakikaten O'nu seven ve Allah'ın da kendisini sevdiği kullarını görünce şok oluyoruz, etkileniyoruz. Tabii hırslı insan Allah'ı her zerre de göremez. Mevlana Hazretleri bu durumu şöyle izah eder:'' Deniz de türlü türlü nimet olmasına rağmen balık ihtirasından oltanın ucundaki küçücük solucana takılır ve canından olur.'' Biz insan olduğumuz takdirde koca koca nimetleri tepip bir şey sandığımız solucanlara takılıyoruz. Elbetteki bunun hesabı zor olacaktır.
Hulasa olarak hocaefendinin en çok üzerinde durduğu konulardı bunlar. Faydalı ilim, Allah katındaki büyük işler ve bunların hepsini becerebilecek olan, Allah'a dost olabilecek insan. Allah Teala kendisinin hizmetlerini kabul eylesin. Bizim de gönüllerimizi baki olana bağlasın ve yine gönüllerimizi kalıcı muhabbetle yoğursun! Selam ve dua ile…
 


Yazarın Diğer Yazıları