Felaket Tellalları

Bu ülkede felaket tellallarının sesi daha çok çıkıyor. Felaket senaryosu yazandan geçilmiyor. Amaçları iyi niyetle uyarmak değil, algı operasyonu yapmak, yabancı yatırımcıyı engellemek ve içeride de hükümeti yıpratmak, yatırımı, piyasayı durdurmak, alışveriş yapmak isteyenlerde kuşku oluşturup insanları dövize yöneltmek, Türk parasını ve ekonomiyi çökertmek. Bütün bu olumsuzlukların sonucunda Ak Parti Hükümetinin ipini çekmek.

Gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında "battık, batıyoruz, bittik- bitiyoruz” edebiyatı yapanlar hep yanıldılar, yine yanılacaklar. Dışarıda oturanlar, bu gemide olmayanlar bu gemiyi batırmak için ellerinden geleni yapıyor, geminin içinde olanlara ne demeli! Bu gemi batsa siz de batacaksınız! Onlar diyor ki, "biz de batalım yeter ki Ak Parti ve onun lideri batsın(!) Bu ülke elli yıl geriye gitsin, önemli olan on alt yıllık Ak Parti iktidarını yıkılması(!)

Evet, sorunlu-netameli bir coğrafyada olmamıza rağmen, savaşların ve terörün kol gezdiği bir toprakta yaşamamıza rağmen, petrolde, gazda, elektronikte, araba motorlarında, dijital teknolojide dışa bağımlı bir ülke olmamıza rağmen ayaktayız, krizleri teğet geçtik, geçiyoruz, birçok ülkenin de önündeyiz, dünyanın on altıncı ekonomisiyiz. İşsizlik rakamları tek hanede gözüküyor, faiz- döviz ve enflasyon üçlüsü henüz 2003 önceleri gibi değil. Avrupa'nın büyük ekonomilerinin büyüme oranı yüzde üçleri geçmezken, yüzde yedinin üzerinde büyüdük. Son on alt yılın büyüme ortalaması %5.7 ki bu oran, cumhuriyet dönemi ortalamasının bir puan üzerinde.

Evet, felaket senaryosu çizenler, yazanlar geçmişte olduğu bu kez de tökezleyecekler, yanlış çıkan senaryolarına kılıf arayacaklar. İnanıyoruz ki Maliye Bakanımız Berat Albayrak, Enerji Bakanlığında yaptığı gibi felaket tellallarını ters köşe yapacak, yine bir ekonomi destanı yazacak. Çünkü faizin haram olduğuna inanan ve faizle mücadele eden insana Allah da yardım eder.

Felaket tellalları görmüyor ki yollar sıfır modelli arabadan geçilmiyor. Efendim bunlar hep borçla alındı diyorlar. İnsanlar gelirine göre borçlanır, bankalar gelirine göre borç para verir. Bankaların batık parası, takipteki alacakları yüzde beşi geçmiyor. Son yıllarda en iyi kar eden kurumlarımızın başında bankalar gelir, bankalarımızın göstergeleri birçok Avrupa bankasından daha iyi görünüyor. Bu öldük- bittik diyenler, nankörlük edenler görmüyor ki bu ülkenin 80 vilayetinde doğalgaz olduğu gibi dört yüze yakın ilçesinde dahi doğal gaz yakılıyor. Şehirler dönüşüyor, modern evler yapılıyor, evlenen gençler ailesiyle oturmuyor, iki odayı paylaşmıyor, yeni modern evlerde oturuyor. Bu memlekette artık işsizler iş beğeniyor, ücret beğenmiyor, bir işten çıkınca başka ir iş bulabiliyor, gazeteler iş ilanlarıyla dolu. Düne kadar tek şeritli yılan gibi kıvrılan, bol virajlı yollardan giden arabalar, bugün çift şeritli, kaymak gibi duble yollardan gidiyor. İnsanlar hızı trenlerle taşınıyor, bir şehirde oturuyor başka bir şehirde çalışıyor. İki üç tane cep telefonu olmayan ev kalmadı. Ortaokul çocuklarının elinde bile iki bin liralık telefonlar var. İnternet aboneliği kırk milyonun üzerine çıkmış, nüfusun yarısından fazlası internet kullanıyor.

Ayrıca sosyal devlet olmanın bütün nimetlerini de görüyoruz. Hasta, engelli, yaşlı, bakıma muhtaçlar artık devletin şefkat kucağında, kimse aç ve açıkta değil. Her bireyin eline günde dört dolardan yani yirmi liradan fazla para geçiyor. Köyler bile şehirleşti, everin içinde sular akıyor, köylerin bile kanalizasyonları yapılıyor, taşımalı sistemle köy çocukları parasız lise eğitimi alıyor.

Bu ülkede istikrar var ki, bunca not düşüren kuruluşlara rağmen yatırım çekmeye devam ediyor, yap- işlet- devret modeliyle dev eserler yapılıyor, yatırım yapan kazanıyor, pişmanlık duymuyor.

Aksayan yönlerimiz, işlerimiz, politikalarımız yok mu? Elbette var. Henüz eğitimin içini tam olarak dolduramadık. Dünyada ilk yüz üniversite arasına giren üniversiteler kuramadık. ARGE çalışmalarına büyük paralar ayıramadık. Kendi araba markamızı henüz yapamadık, son yıllarda atağa geçen faiz- döviz- enflasyon belasını yenemedik, tek haneli rakamlara düşüremedik. Sosyal barışı kuramadık, kadın cinayetlerini, boşanmaları düşüremedik. İşte yeni hükümetimizin önündeki sorunlar bunlar. Başkanımız ve ekibinden ümitliyiz. Çükü artık tecrübeli, on altı yılda usta olmuş bir ekip var başımızda. Özellikle başta israfın önüne geçmeli, ihtiyaçlarımızı öncelik sırasına göre iyi sıralamalıyız. Tartışmalı bir konu ama, başını sokacak bir evi olmayan insanın modelli bir arabaya binmesi yanlışsa, işsizlik sorununu çözmemiş bir ülkenin köylere dahi spor salonları-sahaları yapması yanlıştır.


Yazarın Diğer Yazıları