DOLAR
42,45
EURO
48,90
STERLİN
55,86
GRAM
5.791,79
ÇEYREK
9.520,48
YARIM ALTIN
18.974,99
CUMHURİYET ALTINI
37.772,17

İsrail’in Ateşkes Yalanı

Birleşmiş Milletler raportörleri, İsrail'in Amerika Birleşik Devletleri tarafından hazırlanan ve birçok ülkenin katkısıyla şekillenen ateşkes anlaşmasına uymadığını açıklayarak, BM'ye üye 195 ülkeyi göreve çağırdı. Böylece İsrail'in  kamuoyuna bir kez daha yalan söylediği, dünyayı aldattığı, uluslararası toplumu yanılttığı açık şekilde ortaya çıktı.

Dünya, "ateşkes sağlandı, artık barış ihtimali güçleniyor” diye umutlanırken İsrail, anlaşma öncesinde ne yapıyorsa aynı uygulamaları sürdürmeye devam ediyor. Bu tablo, İsrail'in ateşkesi büyük ölçüde kendi esirlerini kurtarmaya dönük formalite bir adım olarak gördüğü anlamına geliyor. 

Raportörlerin açıkladığı verilere göre, 7 Ekim 2025 sonrasında –yani ateşkes ilanından sonra– düzenlenen saldırılarda 70'i çocuk olmak üzere 339 Gazzeli hayatını kaybetti, 800'ün üzerinde sivil ise yaralandı. Raporda; ateşkesin temel maddelerinden biri olan günlük 600 yardım tırının girişine dair taahhüdün yarısının bile uygulanmadığı bildirilerek Gazze'ye açılan altı yardım kapısından yalnızca ikisinin fiilen kullanıldığı belirtildi, insani dramın sürdüğü vurgulandı.

Bizim yıllardır anlatmaya çalıştığımız İsrail tam da bu.
Her şeyi bir pazarlık unsuruna çevirebilen, uluslararası hukuku keyfine göre yorumlayan, gerektiğinde gerçeği manipüle etmekten çekinmeyen bir ikiyüzlü devlet politikası. 

Ancak asıl dikkat çekici olan şu ki, tüm bunlara rağmen başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere neredeyse hiçbir ülke, İsrail'e "Ateşkes imzaladın, neden hâlâ sivilleri hedef alıyorsun?” diye hesap sormuyor. Uluslararası sistemin bu suskunluğu,  İsrail'e keyfi uygulamalar noktasında cesaret veriyor. Asıl problem ateşkes metnindeki boşluk. Maddeler arasında ateşkese  uyulmaması halinde belirlenmiş bir müeyyide bulunmuyor. 

İsrail sadece Gazze'yle yetinmedi; aynı dönemde Suriye ve Lübnan topraklarına–özellikle Beyrut – yeni saldırılar düzenledi. Bölgesel barışı tehdit eden bu yaklaşım, Ortadoğu'nun kalbine saplanmış bir kriz bıçağı gibi; çekilip çıkarılmadıkça, hukuki ve siyasi olarak sınırlandırılmadıkça, uluslararası denetime tabi tutulmadıkça ve izole edilmedikçe sorun üretmeye devam eder. 

Mesele, İsrail'in yaptıklarının yanına kar kalması. İsrail sadece bölgede huzur ve barışı tehdit etmiyor. Aynı zamanda dünyaya kötü örnek oluyor. Dünya bugün İsrail'e dur demezse aynı şekilde Rusya'ya ve ileride benzer zorbalığı yapan hiç bir devlete dur diyemez. 

Uluslararası toplumun görevi artık çok net:
Savaşın ve yıkımın sıradanlaştığı bu zeminde, hukukun üstünlüğünü, insanlığın onurunu ve barışın gerçek anlamını hatırlatacak iradeyi ortaya koymak. İsrail'in ne mal olduğunu açık şekilde ilan etmek ve yaptığını yanına bırakmamak. ABD'nin başını çektiği küresel sistemde bu mümkün mü? Maalesef değil. 
Çünkü ABD ile İsrail etle tırnak gibi iç içe. Biri diğerine muhtaç, biri diğerine ilaç.

Yazarın Diğer Yazıları