Rusya Federasyonu'nun 2014 yılında Kırım'ı işgaliyle başlayan Ukrayna-Rusya krizi, 24 Şubat 2022'de sıcak çatışmaya dönüşmüş ve hâlen bütün şiddetiyle devam etmektedir. Bu savaş, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da en fazla sivil kaybına ve zorunlu göçe sebep olmuş, milyonlarca insanı yerinden etmiş ve uluslararası barış ile güvenliği ciddi biçimde tehdit etmiştir.
Kırım'ın işgali, uluslararası hukuka aykırı olup Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü açıkça ihlal etmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 27 Mart 2014 tarihli kararıyla Rusya'nın Kırım'daki eylemlerini "geçici işgal” olarak tanımlamış ve Ukrayna'nın uluslararası tanınmış sınırları içindeki toprak bütünlüğünü teyit etmiştir. Bu karar, Kırım'ın statüsünde herhangi bir değişikliğin kabul edilemez olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Uluslararası toplumun büyük çoğunluğu, Kırım'ın Rusya tarafından ilhakını tanımamış ve bu hukuksuz eylemi reddetmiştir.
ABD yönetiminin arabuluculuk adı altında sunduğu 28 maddelik plan taslağı, Ukrayna'nın ordusunu küçültmesini, Kırım başta olmak üzere Luhansk ve Donetsk'in Rusya'ya bırakılmasını ve Herson ile Zaporijya'nın "dondurulmuş bölge” olarak kabul edilmesini öngörmektedir. Bu yaklaşım, BM kararlarıyla ve uluslararası hukukun temel ilkeleriyle doğrudan çelişmektedir. Böyle bir planın kabulü, yalnızca Ukrayna'nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü zedelemekle kalmayacak, aynı zamanda uluslararası hukukun ve BM'nin otoritesini de ciddi biçimde sarsacaktır.
Arabuluculuk, tarafsızlık ve adalet gerektirir. Ancak ABD'nin tutumu, kendi çıkarlarını ve Rusya'nın menfaatlerini önceleyen bir yaklaşım sergilemektedir. Bu planın kabulü hâlinde Kırım, Donetsk ve Luhansk Rusya'ya fiilen hediye edilmiş olacaktır. Oysa kadim Türk yurdu Kırım, asli sahipleri Kırım Tatar Türkleri ve onların efsanevi lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun vatanıdır. Kırım Tatarları, tarih boyunca sürgünlere, baskılara ve zulme maruz kalmış; buna rağmen kimliklerini, kültürlerini ve vatan sevgilerini korumuşlardır. Bugün Kırım, yalnızca bir toprak parçası değil, Türk milletinin onuru ve uluslararası hukukun sınavıdır.
Kırım'ın geleceği pazarlık konusu yapılamaz. Uluslararası toplum, BM kararlarına ve hukukun üstünlüğüne bağlı kalarak Kırım'ın Ukrayna'nın ayrılmaz parçası olduğunu teyit etmeli, bu gerçeği tartışmaya açmamalıdır. Kırım'ın statüsünü değiştirmeye yönelik her girişim, yalnızca bölgesel istikrarsızlığı artıracak ve uluslararası barışa zarar verecektir.
Sonuç olarak:
Kırım, Türk milleti için kutsal bir vatan olup hiçbir şekilde pazarlık konusu yapılamaz. Uluslararası hukuk, BM kararları ve tarihî gerçekler, Kırım'ın Ukrayna'nın ayrılmaz parçası olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. ABD ve Rusya'nın çıkarları Kırım'ın geleceğini belirleyemez.
Kaynak: Haber Merkezi