Futbol Fanatizmi

Futbol terörü can almaya devam ediyor. Aileler perişan oluyor.

Ecdat bir hilal uğruna can veriyordu. Şimdi meşin yuvarlak uğruna gencecik fidanlar kırılıyor. Değer mi?

Futbol terörünün nedenleri ve çözüm yolları üzerine yapılan araştırmalara  ve yazılara göz attım.

Üzülerek belirtmeliyim ki ; “bataklığı kurutmak yerine sivrisinek öldürmek” sığlığında olduğunu gördüm.

Bir gencin tuttuğu takım için başka bir takım taraftarını öldürebilmesi başlı başına incelenmesi ve üzerinde kara kara düşünülmesi gereken toplumsal bir sorundur. Yetkililer “Bize neler oluyor?”diye soruyor. Ama  şiddet yasası çıkarmak, polisiye tedbirleri artırmak, ceza vermek, saha kapatmak, stadyumlara sevgi ve hoşgörü çağrıştıran isimler vermek  gibi gündelik, palyatif üst yapı tedbirleriyle uğraşıyor. Halbuki sorunun köklerine inme zamanı geldi de geçiyor.

Toplumun alt yapısı hastalıklı olduğu sürece, bunlar tedavi edici değil, ağrı kesici tedbirlerdir.

Şiddet dilinin ve kültürünün egemen olduğu bir toplumda bunun fiiliyata dökülmemesi mümkün değildir.

Çatışma ve şiddeti “eşitsizlik, ekonomik sorunlar, işsizlik, politik temsil yetersizliği, ırkçılık, çarpıtılmış erkeklik gibi sosyal faktörlerin dışa vurumu“ kuramına dayandıranlar, bunu ilim diye sunsalar da sorunun asıl kaynağının bu olmadığı  ortadadır. Toplumu huzursuz eden tüm olayların  -özelde futbol fanatizmi ve terörünün- temelinde,insana mutlu edecek bir anlayış ve dünya görüşü verilememesi ile oluşan boşluğu, hastalıklı fikirlerin doldurması yatar.

Maçlarda insanın aklına hayaline gelmeyecek çeşitte galiz küfürler etmek hangi insaf ve insanlık duygusuyla bağdaşır? Rakip takım oyuncusunun “din kardeşi olduğu” şuurundaki bir insan bu küfürleri edebilir  mi? “Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir” ilkesine inanan, başka bir takım taraftarı diye din kardeşini öldürebilir mi?

Futbol terörünün nedenleri ve çözüm yolları üzerinde kafa yoranlar doğru teşhis koyamasalar, çözüm yolları üretemeseler de  en azından bundan rahatsız olan iyi niyetli insanlardır.

Ama kapitalist global aktörlerin, silah ve petrol için Bosna, Irak, Afganistan, Suriye’nin harap olmasına, milyonların ölmesine seyirci kalmaları yanında, futbol rantı için ölenlere seyirci kalmaları gayet masum (!) kalır.

Hatta futbol endüstrisinden daha fazla para kazanmak için seyircinin fanatik hale gelmesi işlerine gelir.

Futbolla yatıp-kalkan, fanatik-tiryaki futbol tüketicisi bir gençlik olmalı ki; piknik tüpü satıp maça gitsin. Stadlar ve patronların kasaları dolsun. Marka tutkunluğu ile kapitalist tüketim toplumunun sağılır ineği olsunlar. Ülke sorunlarıyla ilgilenmesinler. Uyuşuk ve sorumsuz olsunlar. Komşusu açken tok yatmanın vebalini düşünmesinler.

Kapitalizm ağalarının timsah gözyaşlarına kanmayın. Fanatik futbol gençliği olmazsa futbol endüstrisi ve sömürüsü de olmaz. Transferlerden gizli-açık nemalananların, kara para aklayanların, reklam ve yayın gelirlerinin pastasından pay alanların menfaatleri biter.

Nitekim; aile terbiyesi almış, Allah korkusu olan gençlik futbol terörüne bulaşmadığı; ama bu  eğitimi almamış, işsiz, güçsüz, amaçsız  gençlerin bu terörün ayak takımı olduğu açıktır.

İnsanı mutlu edecek bir anlayış ve dünya görüşüyle yetişmeyen bu kesim sadece futbol teröründe değil, hırsızlık, kapkaç, gasp, uyuşturucu, ırza geçme, dolandırıcılık v.b suçlarda da ön sıradalar. 

Bu sonuca şaşmamak lazım. İnsandaki din duygusu ve Allah korkusunu yok eder, “ cilik, culuk” ile biten birkaç ilke ile toplumu yöneteceğinizi zannederseniz bindiğiniz dalı keser, topluma işte böyle felaketler yaşatırsınız.                                   


Yazarın Diğer Yazıları