GERÇEK AKIL SAHİPLERİ

Esmalardan yansıyan en güzel "Selâm” üzerimize olsun.

 

Gündelik hayatımızı yaşarken nelere şahit oluyoruz! Bizi öfkelendiren, neredeyse zıvanadan çıkartan bir keşmekeş var etrafımızda. Zayıfı ezen güçlüler, yanlış eğitilen gençler, yeniliğe kapalı fanatikler, cehalete yenik beşer ve süregiden şikâyetler dolusu dünya...

 

Bekliyoruz, birileri çıkıp bizim istediğimiz hale dönüştürecek mi acaba? Yorulmadan, incinmeden ve mümkünse sıcak köşemizde oturuyorken, düzeltsinler dünyayı. Yattığımız yerden tutunalım umuda ve bekleyelim hayallerimizin kendiliğinden gerçekleşmesini!

 

Bu yazımıza ilham olan terim,16 farklı ayette geçen "ulü'l-elbâb” ifadesi olacak. İdeal aklın temellerinde yer alan donanımlara sahip insan böyledir. Onlar Allah'tan asla gafil olmazlar, kendilerine hikmetler verilmiştir. Onlar saf akıl ve iyilik sahibidirler.

 

Pozitif bilimlerden yola çıkılarak bir okuma sürecine gitmek akıl için önemlidir. Mutlak bilgi diye adlandırılan "hikmet” ise her şeyin birbiriyle olan bağlantısını görebilmeyi gerektirir. Kısıtlı alandaki beşeri akıl tıkandığında gönül eğitimi gerekir.

 

Koca Yunus'tan Gazalî'ye kadar pek çok değerli insan, eserlerinde önemli bir benzetmeyi kullanırlar. Bizlerin "ceviz sırrı” olarak bildiğimiz bu mecaz konu bağlamında çok değerlidir. Çünkü saf imanın ve saf birliğin tanımları da bu benzetmede gizlidir.

 

Ceviz kabuğu kabaca dört (Mısrî şerhinde yedi) katmandır. Sert bir dış kabuk vardır, onu açınca yeşil ve acı bir kabuk çıkar. Bu iki katmandan sonra cevizin özüne ulaşılır ki onun içinde asıl değerli olan ceviz yağı vardır. İşte aslına ermek budur!

 

Mesnevî'de suya yakın bir ceviz ağacına çıkıp silkeleyen bir kimseden bahsedilir. Çırptığı cevizler sürekli suya düşmektedir. Kendisi bu durumdan dolayı ikaz edilince şu cevabı verir: "Bizim niyetimiz sudan çıkan sesi dinlemektir. Cevizleri toplamak değil...”

 

Ceviz teşbihini, Gazali iman kademeleri açısından değerlendirir. Yunus Emre marifet yolunu işaretlerken, ibn Arabî ise Fütuhat'ta yer alan "Özün özü” kısmında insan üzerinden bakar. Bu bağlamda çok açılımlar varsa da en önemli üç tanesi böyledir.

 

Sözün vardığı yerde, anlıyoruz ki ulü'l-elbâb olma şerefine ulaşmak çok kolay. Nelere, ne kadar önem verdiğimize baksak göreceğiz. Bizim için değerli olan nedir? Önce kendi içimize bakıp kendimizi anlamalıyız. Sonra dışımızdaki âlemden ibret almalıyız.

 

"Meyvenin kabuğu hayvan yemidir. Özü arayan kabuğu sevmez.” Mesnevi

 

Hayra karşı geliniz.


Yazarın Diğer Yazıları