Bir sevdadır Öğretmen Olmak

İlk dersimi hatırlıyorum. Tokat Ticaret Lisesine İngilizce Öğretmeni olarak atanmışım. Dizlerim titriyor. Yaşları benden küçük ama fiziksel görünüşte benden iri öğrencilerim ile meslek hayatımın ilk dersini vermek için içim coşkulu, yüreğim biraz korkak adımlarım çekingen ders zili çaldı. Merdivenleri çıkıyoruz lise 2. yani şimdinin 10. Sınıfların dersliğine çıkıyorum. Daktilo dersi öğretmeni Nazife hanım benden iki yıl önce başlamış mesleğe. Bana baktı: " Heyecanlısın, korku var içinde değil mi?” dedi. "Evet” dedim. " Bak arkadaşım. Bizler gençliği geleceğe hazırlamak için yetiştirdik kendimizi. Öyleyse sınıfın kapısını kendinden emin ve her bir öğrenciyi de evladını yetiştirecekmiş gibi aç”dedi. İşte idealist düşüncelerin içinde yüzdüğümüz o zaman diliminde amacımız gençliği geleceğe en iyi şekilde öz güvenli, dürüst, Atatürk İlke ve inkılaplarına bağlı, özü sözü bir bireyler yetiştirme sevdası ile başladı. Yaklaşık 22 yıl bu düşüncelerimden asla ödün vermeden adım attım dersliklere. Ardından Konya'nın en eski özel eğitim kurumu olan Diltaş Eğitim Kurumlarında Basın ve Halkla İlişkiler danışmanlığa başladım. Mesleği eğitimci olmayan ama kendini eğitime adamış çoğu eğitimciye de taş çıkartan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ataman ile yollarımız kesişti. Konyanın güzide basın camiası ile tanıştım. Almış olduğum devlet terbiyesi burada da devam etti. Değerli Ali Bey, hazırladığım metinleri ilk zamanda tek bir kelimesi siyah kalana kadar kırmızıyla çiziyor ve bana düzgün yazmam için kızıyordu. Çok şey öğrendim. Düşüncelerimi yazıya dökmeyi belki de onun sayesinde öğrendim ve kendimi bir kez daha eğittim. Kendisine saygım ve sevgim sonsuz. Kişinin çalıştığı yer neresi olursa olsun kişiliği olgunlaşmış, öğretileri de sahte değilse yer ve zaman asla fark etmediğini anladım. Böylece Öğrencilerime kimi zaman anne, kimi zaman kardeş kimi zaman arkadaş oldum. İşte "bir sevdaydı öğretmen olmak” hayatın her alanında eğitim vermekti.
"Devlet terbiyesi almak” ile başlardı bunlar.Giyiminle, tavrın ve davranışın ile örnek olmaktı. Bu ahlakla yoğrulduk. Öğrencilerime daima iyi insan olmayı, ezilmemeyi, doğru bildiklerini savunmayı, asla kendilerinden ödün vermemeyi ve ezilmemeyi öğretmeye çalıştım. Çünkü biz öyle yetiştik. Doğru bildiğimizi gözü kapalı öğrenmedik araştırdık, tarttık ve savunduk. Öğretmen olmak bu demekti. Sadece maddiyat değildi. Yıllar sonra bir markette, bir sokakta gelip eline minnetle sarılan, sosyal medyada seni bulunca hal hatır soran bireyler yetiştirmekti. Her öğretmen de böyle düşünüyor demeyi nasıl da isterdim ancak bazılarına bakıyorum da uzun bir " ahhhhh” çekmenin içine bile sığdıramadığım nitelik ve nicelikten uzak öğretmenler görüyorum. Başta bizleri Cumhuriyetin Aydın kişilerini yetiştirmede ilk ışığı yakan Başöğretmenim Mustafa Kemal Atatürk'ü minnetle anarken
Bu satırları okuyan tüm eğitimcilerin 24 Kasım Öğretmenler gününü de kutlamak istiyorum.
Unutmayın sizler duruşunuzla,tavrınız ve düşünceleriniz ile geriliğe dur demedikçe, sorumluluk almayı bilen, özgürlüğün anlamını yüreğinde hissedecek nesiller yetiştiremezsiniz. Baktığınız aynada önce kendinizi görmeniz sonrada yansımanız olacak evlatları yetiştirmeniz dileğimdir.


Yazarın Diğer Yazıları