UYKU

"Bana müsaade edin; gözlerim kapanıyor, biraz uyuyayım” dedi.

Biliyordum; uyumak onun için şu an sığınmaktı. Her şeyini; evini, barkını ,sevdiklerini kaybeden biri için uyku "en sevgiliye” ruhunu bırakmaktır.

Uyku için ilk evimizdir derler; çatısız, duvarsız, yataksız… Depremde destansı bir çaba ile mücadele eden o kurtarma ekipleri belki o yüzden tonlarca molozun üstünde ,bir iskemlede, duvar kenarında uyuyup kaldılar. Onlar için çatısız bir ev uyku.

Benim için ise; güzelliğin kaynağı Allah'ın(c.c) yarattıklarına en tatlı ikramı. Allah yarattıklarının sinir, kas, iskelet ve savunma sistemlerini zahmet çektirmeden uykuda tamir edip geliştiriyor. Vücut gelişip yenilendiği için bugün güç yetiremediği bir işi uyuyup uyanınca, ertesi gün rahatça yapabiliyor.

Okul sırasında çok başıma gelmişti. Pek çok insanın bunu yaşadığına eminim. Ertesi gün sınav veya sözlü olduğunda; okuduğum halde ezberleyemediğim, anlayamadığım pek çok konunun uykudan kalkınca, ders sırasında beynimde yerli yerine oturduğunu fark ederdim.

Bir sonraki gün veya ömrümüz boyunca lazım olacak bir çok hormon ve kimyasal üretimi uyku döngüsü sırasında vücudumuzda üretiliyor.

Yazık hipotalamusa! Uyku sırasında kalp basıncı düşüyor, nabız yavaşlıyor, kas sistemi, vücut ısısı en düşük hale geliyor ama beyinde müthiş bir gelişim ,temizleme faaliyeti.. Günlük veriler toplanıp, ihtiyacımız olmayan bilgiler silinip, değerli olanlar hafızaya depolanıyor. Belki o yüzden acılar sırasında hafızadaki o depoya gitmek istediğimiz için anılarla buluşma gibi uykuyu istiyoruz.

Elbette kortizol denilen stres hormonunun uyku sırasında salınımının azalıp , dinlenmiş olarak kalkmamızın da bu sığınma da payı var. Uykuda kaslarınız bir tür felç geçiriyor, özellikle rem uykusunda. Rem; hızlı göz fonksiyonu demekmiş aslında. Uykumuzun bir bölümünde gözlerimiz kapalı haldeyken hızlı hızlı sağa sola hareket edermiş. İşte en maceralı rüyalar o anlardaymış. Kaslarımız kısmi felç geçirir, nabzımız ise hızlanırmış. Aynı zamanda beyin faaliyette, vücut dinleniyor. Binlerce makinenin aynı anda yapamayacağı işlemleri saniyeler içinde yapan bir sistemi yarattıklarına armağan eden çok merhametli ve lütufkâr bir Allah…

Kemal Tahir'di galiba uykuyu sevmeye ya da sevmeyi uykuya benzeten. Uyurken nasıl müdafaasız oluyorsak; başımızda olan biri o anda bize her şeyi yapabilecek ise, severken de öyleyiz.

Uyku için” ölümün kardeşidir” diyenler de bu kas felci için ya da müdafaasız halimizden dolayı bunu söylemiş olabilirler.

Depremde hiç gözümden gitmeyen bir görüntü; siyah torbadaki sevdiğine sarılarak uyuyan hanımın o görüntüsü. Uykusunu ölüme kardeş etme isteği..

Sadece insan mı uykudan beslenen, ümit, sevgi alan?. Hayvanlar ve bitkiler de yiyecek bulmanın güçleştiği kış aylarında vücut fonksiyonlarını istemsizce en düşüğe alarak 4-5 hatta 6 aylık uykulara geçiyorlar. Bu süre zarfında vücutlarında depoladıkları besinler onları canlı tutacak enerji için yeterli oluyor.

Uykunun değeri uyandığın an belli oluyor bence. Bir kez daha hayata gözlerini açmanın şükrü; bir bedel ödemeden ,büyük bir lütufla.

Yedi-sekiz saat uyumalıyız diyenlere karşı az uyuyup, uyku sorunu çekenler için söylenmiş bir teselli cümlesi bırakıyorum buraya:

-" uyku sorunu zeki insanların lanetidir.”

Evet uyku bir yenilenme, büyüme, iyileşme, enerji depolama süreci ama her gıdanın fazlası gibi o da gereğinden fazla olduğunda zararlı. Sabah uykusunu biraz fazla kaçırıp, namazın vaktini tehlikeye atan Suktan Murat; gözlerine dargınlıkla seslenir:

" Uyan ey gözlerim, gafletten uyan;

Uyan uykusu çok gözlerim uyan,

Azrail'in kastı canadır inan…


Yazarın Diğer Yazıları