YALAN!

Diplamatın biri fakir bir adamın yanına gider ve:

- Oğlunun evlenmesini sağlayabilirim, der.

- Oğlumun hayatına asla karışmam…

- Ama kız Lord Rothschild'in kızı..

- Ha…! O zaman başka.

Diplomatın ikinci durağı Lord Rothschild' in yanıdır.

- Kızınız için bir kısmet buldum Lordum.

- Benim kızım evlenmek için henüz küçük.

- Ama bu delikanlı hali hazırda Dünya Bankası Başkan Yardımcısı.

- Ha bak o zaman başka.

Diplomat Lord' un yanından ayrıldıktan hemen sonra soluğu Dünya Bankası başkanının yanında alır.

- Size Başkan Yardımcısı olarak tavsiye edeceğim çok iyi bir delikanlı var,

- Şu an ihtiyacımdan çok yardımcım var, gerekmez.

- Ama bu çocuk Lord Rotschild ‘in damadı.

- Ha..bak o zaman oldu, gelsin başlasın.

Bu hikaye afaki ve abartılı bulunabilir ama sosyal medya yalanları bundan da beter bir hal aldı. İnsanlar istedikleri yönde düşündürecek bir yalanı ortaya atıp zemin oluşturup, çıkarlarına hizmet için hiçbir sınır tanımıyorlar.

Bir haberin sadece doğru olması yetmez. O haberin halkın güvenliğini ve sağlığını tehdit etmemesi, korku ve panik oluşturmaması, kamu barışını bozmaması elzemdir.

Yıllar öncesinde anlatılırdı. Bir köyde imamlık görevi yapan adamın keçileri ,koyunları çalınır. Bu durumu haber yapan gazete olayı:

" İmam keçi çaldı” diye duyurur.

Mazlumun zalim olarak lanse edilmesi bir yana; ismi duyurularak leke sürülen şerefi, aile yaşamı, mesleği hepsi yara alır. İmam istediği kadar çırpınsın; olayın gerçeğini anlatacağım diye. Amaç hâsıl olmuş,” din görevlisi hırsızlık yaptı” diye algı oluşturulmuştur.

Bugünkü yaygın kullanımı ile "dezenformasyon”!

Ortaokul öğrencileri ile yaptığım bir söyleşide; öğrencilerden birinin sorusu idi :

-"Dezenformasyon!. nedir ?

Öğrenciye "olmamış bir olayın olmuş gibi aktarılması” diye bir açıklama yapmaya çalışmıştım. Kelimeyi ne kadar süslersen süsle; karşıtı tam olarak yalan ve iftira.

Çıkarlara hizmet ettikten sonra her türlü silahın, iftiranın mubah görülmesi; toplumun ahlaki dinamiklerini sarstığı gibi öne alınamaz bir güç zehirlenmesi oluşturur. Özellikle günümüzde internet ve sosyal medya yayıncılığında bu orantısız bir savaş olur.

Devlete ait bir sosyal birliğin başındaki insan; devletin savunma sanayisini hiçbir doğruluğu olmayan iftira bilgilerle lekelemeye çalışıyor. Devletini yıpratıyor, devletine savaş açan teröristleri kutsuyor ve adına basın özgürlüğü, bilgi aktarımı ,enformasyon diyerek” bence” lerini sunuyor.

Sosyal medya yasası geç kalınmış bir karar olmasına rağmen çıkması elzemdi. Kişilerin, kurumların ,kamunun, devletin ferahı, izzzeti ve sağlığı için.

Uygulama hususunda da kararlı olmalıyız. Yalan ve iftira kılıçtan daha keskin, daha zalimdir.

Dinleyeni, engel olmayanı, yayanı, ortak olanı, gerçeği bildiği halde önemsemeyip sessiz kalanı ve her halükarda durumdan memnun olanı da atan kadar zalim eyler…


Yazarın Diğer Yazıları