ZARAFET

" Ne güzel yaratmış yar yar

Seni yaradan”…

Türküyü dinlerken; yer yerde eşlik ederken alışveriş yapacağım yere geldim. Biraz da isteksizce girdim içeriye .Yapman gereken işlerin çokluğu ile zamanın yokluğu ters bir güçle insanı sıkıştırırken kalbine ince ince işleyen bir türkü dinlenme oluyor. Biraz daha, biraz daha dinlemek istiyorsun….

Alışveriş bittiğinde parmaklarıma sığdıramadığım ihtiyaç poşetleriyle uğraşıp; kapıyı nasıl açsam diye düşünürken, koşarak yardıma gelen delikanlı” durun ben yardım edeyim, lütfen bir kısmını götürmeme izin verin” deyince; minnettarlıkla gülümsedim. Yardıma muhtaç bir durumda olduğum için hiç itiraz etmeden” çok teşekkür ederim” dedim.

Benim poşetlerimi arabaya kadar taşıyıp ayrılırken arkasından baktım; kaldırım yüksek olduğu için bastonu ile çıkamayan bir amcanın yardımına koşup, içeri kadar götürdü. Ben sadece ona değil; onu yetiştiren, mayasındaki güzelliği büyüten anne ,baba, eğitimci, kim varsa topyekun dua ettim.

Aklıma yine türkü geldi:

Ne güzel yaratmıştı bizi yaradan”

Ne oluyorsa sonra ; büyürken, yürüdüğümüz yollarda, etkileşime girdiğimiz insanlarla, olaylarla oluyor. Ya bu delikanlı gibi zarafet ya da gülümsemeyi bile fazlalık gören bir hodgamlık.

Büyük bir imparatorluk hızla toprak kaybedip, bol iç ve dış düşmanları ile yıkıma geçince; ayakta kalma mücadelesi veren Anadolu insanı binlerce yıllık kültürünün verdiği azimle çalışıp, didinir. Toprağına, taşına, insanına sahip çıkar ama hayatın doğal çerçevesi budur ki; rahmet hep zahmetin içindedir. Gülün zarafeti dikeninin arasına gizlenmiştir. Acıyla tatlı , zorlukla kolaylık hep iç içedir.

Savaşlarda verilen kayıplar, yeniden dirilme mücadelesi, çok çalışmak biraz sertleştirse de mizaçlarını ; mayalarındaki zarafet hiç kaybolmaz. Misafir gelince; kendimin yiyeceği zaten ne var ki demez, günlerce hem atını hem kendisini sağlayabildiği en güzel şartlarda; bulgur pilavı, bazlama, yoğurt, pekmez bakar. Misafire hizmeti Hakk'a hizmet bilir.

Birinin hastalandığını duysa;” aman ihmale gelmez, gönül almak lazım” der, hemen ziyarete gider. Onun yapılacak bir işi mi var; "bu ara ben yaparım ,oğlak- kuzu ben bakarım” der, tarlasında da çalışıverir.

O yüzden;” bir zorluk varsa hep beraber aşalım, kimse yolda kalmasın, ben değil biz olalım” düşüncesindeki bu ataların evlatlarının ; ülkenin diriliş mücadelesini tamamladığı şu günlerde evi ile ilgili kendisini ilgilendiren hiçbir gideri olmadığı halde durduk yere kira bedellerini sürekli artırmasına, rafta duran tüm işlemleri tamamlanmış malına üst üste zamlar yapmasına, ben kazanayım da kim ne yaparsa yapsın görüşünü benimsemesine alışamıyorum.

Hong Kong'da Çin üniversitelerinde üretilen bir robotun hapishaneden çıkmak için katı halden sıvı hale geçerek; demir parmaklıkları aştığı görülüyor. Robotlar beni hep korkutmuştur. Makineleşerek "insiyatif” dediğimiz ahlakı ve vefayı kaybetmek korkusu sarar benliğimi.

Biz makinaları hayatını kolaylaştırmak için kullanan bir nesil olalım. İyi niyetle birleştirdiğimiz bir zarafeti bayraklaştırıp geleceğe taşıyalım…

Yazarın Diğer Yazıları