“İMZA ET! YOKSA KEYFİNİ BOZARIM!”

M. Kemal'in en güvendiği adamlardan Falih Rıfkı Atay Hilâfetin nasıl kaldırıldığını şöyle anlatıyor:

"Atatürk, biz devrimcileri yemeğe çağırdı. Yemeğin bitimine doğru, ‘Çocuklar, yarın hilâfeti kaldırıyoruz” dedi. "Çılgınca alkışladık, sevinç içinde ‘Bunu sizden başkası yapamaz Paşam!' dedik.

M.Kemal "Peki öyleyse, geçin öbür odaya, yazın bir takrir. Ben onu hocalara imzalatayım. Yani Hilâfetin kalkmasını hocalar istemiş olsun.”

"Geçtik yazdık. Sabah M. Kemal Meclis'e getirdi, odasına çıktı. Hocaların aralarında toparlandığını ‘Hilâfeti ilga takririne' ateş püskürdüklerini bağrışıp çağrıştıklarını Atatürk'e haber verdik. Gazi, öfkelenerek:”

"Çağırın bana Rıfat Hoca'yı” dedi. "Çağırdılar. M. Kemal, Rıfat Hoca'nın yüzüne bile bakmadan:

"Hoca şu takriri imza et” dedi.

"Ama paşam, Hilâfetin ilgası gibi ciddi bir konuda, müzakere filan olmaksızın… Sonra biz, din adamları bunu istemi…”

"Hoca imza et dedim, keyfini bozarım sonra..”

"O günlerde İstiklâl Mahkemeleri, her gün birçok kişiyi sallandırmakta zaten… Sonradan Diyanet İşleri Başkanı olan Rıfat [Börekçi] Hoca biraz yutkundu, ama mecburen imzaladı. Üzgün, öfkeli bir halde aşağı inince hocalar etrafını sardılar. Onun, ‘Şöyle bağırdı, böyle zor kullandı' demesine vakit bırakmadan:

"Neee? Yoksa takriri imzaladın mı? Diye bağırdılar. Hoca:

"Canım, imza değil de, ne yaparsın! Şöyle bir boktan Rıfat attık işte”.

"Nitekim öbür mebus hocalar da birer birer Gazi'nin odasına çıkarak, Hilâfeti kaldıran o takrire boktan imzalarını attılar'. (Ahmet Kabaklı. Tercüman 15 Ağustos 90)

"Unutulmaması gereken nokta: Bu hocalar da Falih Rıfkı gibi ‘devrimci' de, tayinle gelmiş olan 2. TBMM'nin mebusları idi. Tayinle gelen milletvekilleri ancak o kadar demokrasi yapabilirler”. (Bakınız http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com)

İşte Hilafet, İstiklal Mahkemeleri'nin sorgusuz sualsiz adam astığı, "İmza et. Yoksa keyfini bozarım!” tehditleri altında Cumhuriyeti (!), devrimleri (!), demokrasiyi (!) hürriyeti (!) yerleştirmek için kaldırılmıştır.

Örnek aldığımız Hristiyan Batı için Papalık laikliğe aykırı değil, ama Müslüman Türkiye için Halifelik laikliğe aykırı.

Bir zamanlar Hilafet makamının ve İslam halifesinin sözünden çıkmadığı İslam Coğrafyasında, şimdi Papa Françis geziyor. Hem de Barış güvercini edasıyla.

Papa Françis'e "Irak'ta, Suriye'de ve diğer İslam ülkelerinde milyonlarca Müslüman katledilirken neredeydin?” diye soran bir vicdan sahibi yok.

"Keyfini bozarım” tehdidi ile kaldırılan hilafet, İstiklal Mahkemeleri'nin ve darağaçlarının gölgesinde gerçekleştirilen devrimler kimlerin önünü açtı dersiniz?

Hristiyan Âlemi'nin keyfi için, İslam Âlemi'nin keyfi bozuldu…


Yazarın Diğer Yazıları