DOLAR
43,08
EURO
50,59
STERLİN
58,13
GRAM
6.226,48
ÇEYREK
10.230,80
YARIM ALTIN
20.362,33
CUMHURİYET ALTINI
40.596,12

Konya ekonomisi nereye koşuyor?

Konya Ticaret Odası'nın  Türkiye'deki ticaret odaları arasında özel bir yeri bulunuyor.Kuruluş tarihi 1882 olan oda köklü bir tarih ve engin bir birikime sahip. KTO'yu farklı kılan sebeplerinden biri, Konya'da ticaret ve sanayi odalarının uzun yıllardır birbirinden bağımsız yapılar olarak faaliyet göstermesi. İki oda birbirinden 51 yıl önce ayrılmış. (1974) Türkiye genelinde illerin büyük çoğunluğunda bu iki yapı tek çatı altında ertoplanmışken, Konya bu ayrışmanın avantajlarını uzun süredir yaşıyor. 

Bugün 35 bini aşkın faal üyesiyle Konya Ticaret Odası, sadece bir meslek kuruluşu değil; Konya ekonomisine yön veren ana aktörlerden biri konumunda. Küçük ve orta ölçekli işletmelerden büyük ölçekli firmalara kadar geniş bir yelpazeyi bünyesinde barındıran bu yapı, uzun yıllardır istikrarlı ve başarılı bir yönetim anlayışıyla yoluna devam ediyor.

Selçuk Öztürk'ün genç yaşta devraldığı Konya Ticaret Odası Başkanlığı görevini, bugüne kadar sorumluluğunun farkında olarak yürüttüğünü söylemek gerekir. Ticaret odaları, sanayi odaları ve ticaret borsaları; şehirlerin dış dünyaya açılan en önemli pencereleridir. Konya özelinde de bu kurumlar, şehrin ekonomik vitrini ve küresel ölçekteki temsil gücüdür.

Selçuk Öztürk'ün oda yönetimiyle birlikte basın mensuplarının karşısına çıktığı toplantı, bu açıdan dikkat çekiciydi. Konya basınının geniş katılım gösterdiği sunumda, 2025 yılının değerlendirmesi yapılırken 2026'ya dair beklentiler net bir çerçeveyle ortaya kondu. Konuşma; dünya ekonomisi, Türkiye ekonomisi ve Konya ekonomisi olmak üzere üç başlık altında ele alındı. Aslında bu üç başlık, birbirinden kopuk değil; tam aksine biri sarsıldığında diğerlerini de etkileyen bir zincirin halkaları.

Dünya ekonomisi, son yılların en kırılgan dönemlerinden birini yaşıyor. Ukrayna-Rusya savaşı dördüncü yılına girerken, bu çatışmanın sadece iki ülke arasında olmadığı artık herkesin malumu. NATO ile Rusya arasında süren bu güç mücadelesi, küresel ekonomiyi derinden etkiliyor. Buna Gazze'de yaşanan insanlık dramı ve Orta Doğu'daki istikrarsızlık da eklendiğinde, küresel ölçekte belirsizliklerin artması kaçınılmaz hale geliyor. Öte yandan ABD ile Çin arasında yaşanan ekonomik rekabet, bugüne kadar görülmemiş ölçekte bir ticaret ve güç savaşına dönüşmüş durumda.

Bu tablo içerisinde Selçuk Öztürk'ün Türkiye ekonomisine dair yaklaşımı, temkinli bir iyimserlik içeriyor. 2026 yılında özellikle enflasyonun yüzde 20'nin altına çekilmesi konusunda umutlu bir perspektif ortaya koyuyor. Enflasyonist baskının azalmasıyla birlikte daha dengeli ve öngörülebilir bir ekonomik yapının oluşabileceğini ifade ediyor.

Öztürk'ün dikkatle hazırlanan uzun sunumunda edindiğimiz izlenime göre Konya ekonomisi ise bu zorlu küresel tabloya rağmen dikkat çekici bir performans sergiliyor. İhracat rakamları 3 milyar dolara yaklaşmış durumda. Yılın son ayları eklendiğinde, geçen yılki 3,5 milyar dolarlık ihracat rakamının aşılması bekleniyor. En önemlisi de Konya'nın, Türkiye'nin en fazla ihracat yapan ilk 10 ili arasına girmesi. Limanı bulunmayan, sınır kenti  de olmayan bir şehir için bu başarı, üretim gücünün ve girişimci ruhun açık bir göstergesi.

Konya'nın en fazla ihracat yaptığı ülkenin Amerika Birleşik Devletleri olması ise ayrıca üzerinde durulması gereken bir tablo. Bu durum, Konya sanayisinin ve ticaretinin dünya standartlarında rekabet edebilir noktaya geldiğini gösteriyor.

Selçuk başkan, Konya'da yaşanan konkordato hadiselerine de yorum getirdi. Geçen yıl 22 firmanın konkordato  ilan ettiğini hatırlatan Öztürk, bunun ülke ortalamasının altında olduğunu kaydetti. 

Öztürk'ün konuşmasında ekonomi adına umut verici bir gelecek iyimserliği sözkonusuydu. Ancak Öztürk,  her şeye  rağmen uluslararası  arenadaki kırılgan dengelere dikkat çekerek  ihtiyatlı olmakta fayda görüyor. Veriler, rakamlar, sıralamalar;” Konya ekonomisi iyiye gidiyor” izlenimi veriyor. Dünya ölçeğinde rekabet edebilen firmaların Konya'dan çıkıyor olması, sadece bugünün değil, yarının da güçlü şekilde inşa edildiğini gösteriyor.

2026 ve sonrasına dair daha umutlu düşünmemizi sağlayan da tam olarak bu.

Yazarın Diğer Yazıları