‘Çayın Taşıyla Çayın Kuşunu Vurdular’

Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedikleri, yolsuzluk yaptıkları, sabit olanlar elbette cezasını çeksin.

 Ama, iddialar sabit olmuş gibi kamuoyu oluşturulması , çağdaş hukukun ve  Mecelle’nin  “Berat-ı zimmet asıldır” yani “suç sabit oluncaya kadar herkes masumdur”’ kuralının, insan hakkının ihlali ve yargısız infazdır.

İşin görünen yüzü-basın haberleri ile bir kanaate varmak, bunu isteyenlerin oyununa gelmektir.

MOSSAD, CIA, mason locaları ve sermaye grupları  için yaşananları “senarize etmek” oldukça kolaydır.

Mağdur kız Fadime (!), Kalkancı, Müslüm senaryosuyla  28 Şubat darbesi yaptıklarını ne çabuk unuttuk?

Batılı demokrasinin bu aldatmaca üzerine bina edildiğini bu sütunlarda defalarca dile getirdim. 

Sen, global güçlere diklenip, Osmanlı ruhunu canlandırmaya çalışacaksın. İran petrol gelirlerini Halkbank üzerinden aktarıp, Batı ambargosunu  deleceksin. ABD’nin Irak işgalini desteklemediğin halde, K.Irak petrolünden  aslan payını almaya çalışacaksın. Şanghay Beşlisi’ne göz kırpıp, uyarıya rağmen füze ihalesini Çin firmasına vereceksin.

İki dünya savaşında 60 milyon kayıp vererek dünyanın “kelek keseni”  olan güçler “hop hemşerim” derler.

Hem de “çayın taşıyla çayın kuşunu vurarak”,  “ Hükümet darbesi” yapıverirler.

Eski istihbaratçı Emre Uslu, 12 Ağustos 2013’te - 4 ay önce - Today’s Zaman’da “Bakan çocuklarının adı yolsuzluklara karışmışsa kim Güler, kim ağlar.”  demesi ile uyanmayacaksın.

“Balyoz bavulcusu” Baransu’nun MGK belgesini yayınlamasını, “Bu başlangıç, klasörü açtım, daha bavulu açmadım, devamı gelecek” diye Emre Uslu’ya Twit atmasını, “NSA, (ABD Ulusal Güvenlik Dairesi) dinleme kayıt, belge ve verilerini ilgililere verdi” haberini ıskalayacaksın. Yükselen Türkiye'den rahatsız küresel aktörlerin, Gezi ile “Türkiye'ye ayar verme” planlarını cumhurbaşkanlığı ve mahalli seçimler öncesi de uygulayabileceklerini  öngörmeyeceksin.

Sonra da “saflığımıza verin” diyeceksin. Olmaz arkadaş.  Millet sana ofsaytta yakalan diye oy vermedi.

Öcalan’ı paketleyip Ecevit’i iktidara taşıyan ABD’nin fikren yakın Erbakan’ı değil, karşı cenahtaki Ecevit’i desteklettiğini yaşamışsan Sarıgül’e / Sarıgül’lü bir CHP’ye kırmızı gül uzattırmakta beis görmeyeceklerini bileceksin.

Genel Müdür’ün ABD gezisinde -yedi Yahudi kuruluşu, cemaat TAA görüşmesinde- “bit yeniği” arayacaksın.

Ricardone “Halkbank’ın İran  ile ilişkisinin kesilmesini istedik. Dinlemediler. Şimdi bir imparatorluğun çöküşünü izliyorsunuz” deyince ABD’nin “fesi düştü keli göründü”.  Tetikçi mi? O’nu tarih ve millet yargılayacak.

Dershane olayı amaç ve hedef şaşırtmak için atılmış yem,  Hakan Şükür’ün istifası ise işaret fişeğiydi.

Milletten yetki alıp, gerekli  uyanıklığı göstermeyenlerin de, tetikçilik yapanların da vebali çok büyüktür.

Bu operasyonun  kazananı düşmanlarımızdır. Kaybedeni  Ülkemiz,  Milletimiz, huzur ve istikrarımızdır.

Bir günde uçup giden  “yüz milyar dolar” bu Milletin alın teri göz nurudur.

Filistinli, Suriyeli, Mısırlı, Myanmarlı  mazlum Müslümanlar, “bize açılan kucak kapanır, uzanan elin dermanı kesilir mi” diye hayıflanmışlardır. Şimdi Şehit Esma’nın kemiği sızlamış, Mursi şimdi ağlamıştır.

Siyasi risk almadan yerli yersiz siyasi çıkışlar yapan Gülen “politize olmuş”, cemaati tartışmanın ortasına itmiştir. Dinimizde kerih görülen “Bedduası” daha da önemlisi “sesi ve vucut dili”  kardeşlik hukukuna yakışmamıştır. 

Tüm Müslümanların  - cemaat, grup ve hizmet mensuplarının liderlerinin emrini değil, - “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Değilse bölünürsünüz. Gücünüz azalır.” ayetini uygulama,  hizipçiliği bırakma zamanıdır.

Tüm sevgi ve itaati Allah ve Rasülü’ne hasretme, bu bilinçle dayanışma zamanıdır.

Müslümanların “Allah’a nasıl hesap vereceğiz?” diye derinden düşünme, ağlama, paralanma zamanıdır.

Zaman, birlik ve dirlik zamanıdır...


Yazarın Diğer Yazıları