“Çelenk,Saygı Duruşu,Ti Sesi” Neyin Nesi?

1923’ten beri Ulusalcı-Batıcı Cumhuriyet aydınlarının dayattığı “Ulus Devlet” modeli iflas etmiştir. Hatta Ülkemizin birliğini ve “Üniter Devlet” yapısını  tehlikeye düşürecek sonuçlara yol açmıştır.

Farklılıkları yok sayan, tek tipçi anlayışın topluma huzur vermediği açıkça ortaya çıkmıştır. Herkesi Türk sayan, Atatürk ilkelerine inanmaya zorlayan, toplumun kültürüne, dinine karşı çoğu zaman baskı ve zulüm uygulayan düşünce iflas etmiştir. İnsanın doğuştan getirdiği farklılıklarla, hoşgörü içinde birlikte yaşamayı yüzyıllarca başarıyla uygulamış bir medeniyetin kurum ve kurallarının  toplumda huzur ve barış sağlayacağı anlaşılmıştır. 

Demokratik açılım paketi bu ihtiyaçtan doğmuştur. Bu paket bir çok tabunun  yıkılması nedeniyle elbette değerlidir, ama yeterli değildir. Eksikleri vardır. Yıkılması gereken daha çok “tabu” bulunmaktadır.

 Resmi törenlerde M.Kemal ve önem atfedilen zatların heykel ve mezarlarına“çelenk koymak”, “saygı duruşunda bulunmak”,  İstiklal Marşı’ndan  önce “ ti sesi” çalmak gibi “tabulardan”, milletin çoğunluğu  rahatsızdır. Bu anlamsız uygulamalar bize Cumhuriyet’le girmiştir. Sorgulanması ve gelecek açılım paketlerinde dikkate alınması için yazımı bu konuya ayırdım. Bunların tarihi, kültürel ve dini kökenlerine bir göz atalım. 

İlk çelenkin Mısır Firavunu Tutamkamon’un (ölümü M.Ö. 1346) mezarına konulduğu bilinmektedir. Eski  Mısır’dan, Eski Yunan’a, oradan Roma İmparatorluğu’na geçmiştir. Tabuta çiçek koymak, mum yakmak, ölüm yıl dönümlerinde mezarda anma törenleri düzenlemek, Hristiyan kültürünün ayrılmaz birer öğesi haline gelmiştir. 

Ölüye saygı duruşunun da toplumsal, kültürel değer ve adetlerimizle hiçbir ilgisi yoktur. Dinen de tıbben de ölümle insanın ceset ve madde olduğu sabittir. Bizi duyamayan, hissedemeyen, fayda veya zarar veremeyen bir maddeye -cesede- hele tunç veya betondan bir heykele çelenk koymak, -güya- manevi huzurunda saygı duruşunda bulunmak  çok garip ve anlamsızdır. Bu tutum ve uygulamaların ne dinle ne de ilimle bağdaşır bir yönü yoktur.

Hatta -ziyaret dışında- kabre ve ölüye aşırı hürmet (saygı) ve tazim (ululama) göstermek dine de aykırıdır. Mezarda mum yakmak, türbelere bez bağlamak, dilekte bulunmak gibi, saygı duruşu da, hurafe ve ilkel adetlerdendir. 

Hristiyan inancına göre kiliselerde saygı duruşu yapılmadan cenaze ve anma törenleri  geçerli olmaz. Bu onlar için vazgeçilmez bir dini kuraldır. Bizde “Cenaze Namazı”  ne ise; onlarda da “Saygı Duruşu”  O’dur.

“Ti Sesi ve müziği”, Daniel Butterfield’in(1831-1901)Amerikan iç savaşının acıları için bestelediği bir ağıttır. Bush, resmi karşılama töreninde ti sesini duyunca “kültürümüz buralara  gelmiş” diye hoşnutluğunu  ifade etmiştir.

İstiklal Marşı ve  güftesi, Millet’in bağımsızlık destanının ifadesidir. İstiklal Marşı’ndan önce Amerikan iç savaşının acıları için bestelenmiş “ti “sesini  neden ve hangi gerekçeyle dinlemek zorundayız?

Ayrıca, İstiklal Marşı’nın bestesi müzik anlayışımızı temsil etmediği gibi, teknik olarak da-güfteyi ve heceleri bölen formuyla- tam bir fecaattir. Acilen -açılacak bir yarışma ile- güftenin anlamıyla uyumlu bir beste yaptırılmalıdır.

Demokrasi ve milli irade, Millet’in kendi kendini yönetmesi ise, onun inancına, kültürüne, tarihine ve milli değerlerine aykırı uygulamaların kaldırılması, Milli Egemenliğin tam olarak tecelli etmesine hizmet eder.

Halka üstten bakan, kendisini devlet ve milletin asli sahibi ve temsilcisi sayan, Ulusalcı-Batıcı Cumhuriyet aydınlarının Millet’in değerlerine aykırı uygulamaları, Millet’e ve Milli İrade’ye saygısızlıktır.

“Çelenk koyma, saygı duruşu, ti sesi” gibi ilkel Batı adetleri yeni paketle kaldırılmalı, halkın kültürel değerlerini,  istek ve ihtiyaçlarını esas alan gerçek Milli İrade hayata geçirilmelidir. Millet, ancak böyle mutlu olur.

Ey Müslüman mahallesinde salyangoz satan ceberutlar; “Millet’e rağmen, Millet için” aldatmacasıyla şimdiye kadar sürdürdüğünüz yönetim anlayışınız milleti acıdan acıya sürükledi ve iflas etti.

Artık, söz sahibi olan Millet’tir. Millet, dinine ve öz kültürüne sarılarak mutlu olacak ve kalkınacaktır…


Yazarın Diğer Yazıları