Birikimlerimizi uyanıkların sofrasına katık etmeyelim!
ANAHTAR BİLGİ
Türkiye Aile Vakfı-TAV (Acil)
TÜRKİYE’MİN YÜZÜ GÜLÜYOR!
İki Başkent, Tek Yürek Konya’dan İstanbul’a Bir Yol Hikayesi - Ecdadın İzinde
TÜNELDE TERÖRSÜZ TÜRKİYENİN IŞIĞI GÖRÜNDÜ
Nisan Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Mağduriyetiniz kabul edilmemiştir!
İNSANIN KONUŞMALARI, DAVRANIŞLARI YA CENNETİ YA DA CEHENNEMİDİR
PKK NEDEN SİLAH BIRAKTI?
Türk ile Kürt bir olursa...
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
KADERİ ÇİN’E TESLİM EDİLMİŞ UYGUR TÜRKLERİ
REZİLLİK DİZ BOYU
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
Ülkemizdeki veya dünyadaki her olay ve siyasi gelişme karşısında farklı duruşlar sergiliyor, farklı fikirler savunuyor veya farklı siyasi fikir ve söylemler etrafında kümeleniyoruz.
Bunda bir gariplik yok elbette.
Ama bu farklı fikir ve söylemlerle birbirimize kin ve düşmanlık besler hale gelmişsek sorun derindir.
Bu kin ve düşmanlık duyguları ferdi bir tavır olmaktan çıkmış, kamplaşmaya dönüşmüş, birileri diğerlerine “vatan haini, satılmış” demeye başlamışsa tehlike daha da büyük demektir.
Hele bu kamplaşma, karşı gurubun zarara uğraması, başarısız olması adına ülke çıkarlarını bir yana bırakmaya, hatta başka ülkelerin çıkarlarını savunmaya kadar varmışsa artık sözün bittiği yerdeyiz demektir.
Maalesef ülkemizde bazı aydın geçinen yazar-çizer, sanatçı, siyasetçi takımının hazin sonu budur.
Farklı duruşlara, farklı fikir ve siyasi söylemlere elbette saygı duymak lazım. Ama bunun da bir sınırı olmalı. Farklılıklar, “devletin, milletin varlığını tehdit” ediyorsa burada hoşgörü biter. “Orada dur” demek elzem olur.
Hiç kimse, “teröre, teröriste ve silahlı eylemlere” destek veremez.
Hiç kimse, “kan nakil aracını ve ambulansları yakanları” hoş göremez.
Hiç kimse, “su kaynaklarını kundaklayanları, insanları susuzluğa mahkum edenleri” destekleyemez.
Hiç kimsenin, “okul yakma, yol yapımını engelleme, hastaneyi kundaklama ” özgürlüğü olamaz.
Hiç kimse, “devlet ve güvenlik görevlilerini öldürmeyi” hak arama yöntemi olarak algılayamaz.
Hiç kimse, “ Kürt çocuklarını, terörist yapmak için dağa kaldırmayı, ailelerinden zorla kopartmayı” normal karşılayamaz.
Hiç kimse, “ terörle, teröristle, silahlı başkaldırıyla” yan yana olamaz ve onları övemez.
Hiç kimse, “Kandil’e çıkıp Murat Karayılan’a sakın silahları bırakmayın” diyemez.
Hiç kimse, “bu ülkenin gizli bilgilerini yabancı ülkelere” servis edemez.
Hiç kimse, “milletin oylarıyla elde ettiği milletvekilliği veya belediye başkanlığı payesini ve imkanlarını Türkiye’yi bölmek için” kullanamaz.
Hiç kimse, “milletten topladığı yardımlarla palazlanıp, İngiltere, İsrail, Almanya ve ABD ile kol kola girip” milletin aleyhine çalışamaz.
Hiç kimse, “milletin verdiği imkan ve yetkilerle hakim olup, Türk Milleti adına polis öldüren teröristin adil yargılanmadığı gerekçesi ile devleti teröriste tazminat ödemeye” mahkum edemez.
Bunlara aykırı davranışların hepsi “vatana ihanet, failleri de vatan haini” dir.
Her canlı da, “sosyal bir organizma” olan devlet de kendini ve varlığını koruyacaktır.
Devlet elbette “kendisine yönelen tehlikeyi bertaraf edecek, meşru müdafaa hakkını kullanacak” tır.
Devletin verdiği hak ve hürriyetler, “devleti yıkma hürriyeti olarak algılanamaz/yorumlanamaz.”
Devleti yıkmaya çalışacak veya onları destekleyeceksiniz.
Sonra da basın özgürlüğü, siyasi, demokratik hak ve hürriyet kılıflarına sığınacaksınız.
Yok öyle yağma...
PKK NEDEN SİLAH BIRAKTI?
GÜVENLE YAŞANABİLİR BİR ÜLKE OLMAK
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
TÜRKİ CUMHURİYETLERİN JEOPOLİTİK KÖRLÜĞÜ
İKLİM KANUNU…?!
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
MASADAKİ ATIŞTIRMALIK ÇEREZ: UKRAYNA
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.