BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
İNSANA YATIRIM YAPMAK
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Batı ve İslam kültürü arasındaki temel fark paylaşmayı bilmektir. Batı, bencil ve çıkarcıdır. Müslüman paylaşımcıdır. Müslümanın tüm hal, hareket ve davranışlarını yönlendiren ahiret inancı ve imtihanıdır. Batı insanı dünya menfaatinden başka kutsalı olmayan- seküler- bir anlayışa sahiptir. Yaşanmış birkaç örnek verelim:
Almanya’da çalışan bir akrabam, “ bir pazar sabahı Alman komşum balkonda şarkılar söylüyordu. Neşeliydi. Nedenini sordum. Oğlum on sekizini bitirdi. Bugün evden ayrılacak. Çok mutluyum.” dediğini aktarmıştı.
Bir dostum; “Fransa’ya iş görüşmesine gittim. Fransız iş adamı bizi ağırlamak için evine davet etti. Çok mükellef bir sofra hazırlatmıştı. Neşe ile yemeğimizi yerken zil çaldı. Misafirini yan odaya aldı. Tekrar sofraya döndü. Kimin geldiğini sorduk. Amerika’da yaşayan, üç yıldır görüşmediği kardeşinin geldiğini anlattı. Birlikte yiyelim dedik. Hayır, bu yemek ancak bize yeter. Onun hakkı yok” dediğini ve hayretler içinde kaldığını anlatmıştı.
Batı’nın dünya siyaseti “kardeşiyle yemeğini paylaşmayan, oğlu evden ayrılıyor diye bayram yapan ” anlayışın ürünü aslında. Bu anlayış, petrolü, doğalgazı, yer altı ve yer üstü zenginliklerini başkalarıyla paylaşır mı?
Mısır darbesinin arkasında işte bu Batılı senaristler var. Sahnedekiler senaryoyu oynayan aktörler.
Batılıların, güdümündeki Müslüman ülkelerle bir sorunu olamaz. Hatta sömürebildikleri için böylelerini -sağmal hayvanları sahibinin sevdiği gibi- pek severler.
Doğu bloku yıkılınca oluşan tek kutuplu dünyada en çok korktukları İslam Birliği.
“ Batı’nın Ortadoğu politikası” bu birliği engellemek için döndürdükleri fırıldakların adıdır.
Yusuf Kaplan’ın isabetle belirttiği gibi “1970'lerde Kissenger ve Bernard Lewis 'İslâm'a karşı İslâm' projesi, yani Şiî dünyasının güçlendirilmesi, Sünnî omurganın çökertilmesi teorisini ortaya koymuştur.”
Şii’ler alınmasın. Şiiler çoğunlukta olsaydı, İslâm dünyasını ortadan bölmek için tam tersini yaparlardı.
Humeyni'nin İran'da devrim yapmasına göz yummaları, hatta desteklemeleri, işgal sonrası Irak’ın başına Şii Başbakan ve Kürt Cumhurbaşkanı getirmeleri, İslâm’a aykırı fanatik, marjinal, etnik, mezhep ve kabîle anlayışlarını körüklemeleri, Müslüman Irak’ı üçe bölmeleri hep bu politikanın sonuçlarıdır.
Petrol olunca BM kararlarını beklemeden Libya’ya saldıran Batı, İran destekli Şii Esed’in yüz binden fazla insanı katletmesini “evladı ayrılınca bayram yapan”, “ sevgi yoksunu ” insan tipinin aymazlığıyla seyrediyor.
Menfaat ağları ile kanser gibi sardığı petrol zengini Suud v.d. Arap ülkelerini kullanarak Mısır darbesini destekleyip İhvan'ın temsil ettiği Sünni İslâm’ı ezdirmelerinin gerisinde de Amerika, İsrail ve İngiltere var.
Mısır’da Mursi’yi devirenler, İslam birliğinden söz eden Özal’ı zehirleyenler, 28 Şubat darbesiyle Erbakan’ı düşürenler hep aynı mihraklardır. Hedef; Batı’nın önündeki en büyük engel olan İslâm dünyasının Sünnî ana damarı /omurgası Türkiye ve Mısır’ın çökertilmesi, belinin kırılması veya ortadan kaldırılmasıdır.
Böylece İslâm dünyası dize getirilerek, yeniden tarihe girmesi, insanlığı mutlu edecek bir medeniyet kurması önlenecek. Zira; İslâm hayata geçirilemezse 500 yıldır insanlığın baş belası, zorba Batı egemenliği sürer.
Dünya İslâm'ı bekliyor. İnsanlık; İslam’ın medeniyet, renk, dil, din, düşünce farkı gözetmeyen bir dünyayı armağan etmesini bekliyor. Yaşadıklarımız insanlığın doğum sancıları.
Ancak bunu Batı’nın, hayat tarzını, kültürünü, ekonomik ve siyasi sistemini benimseyerek ve onun dümen suyunda hareket ederek başarmamız mümkün değildir.
İslamın temel ilkelerini ve kurduğumuz medeniyetlerle ortaya koyduğumuz tarihi birikimimizi hayata geçirmek, insanlığın sorunlarına çağdaş çözümler üretmek gerekiyor.
Bu sorumluluğu yerine getiremezsek, insanlığın yok oluş sürecinin hesabını veremeyiz…
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
TÜRKİ CUMHURİYETLERİN JEOPOLİTİK KÖRLÜĞÜ
İKLİM KANUNU…?!
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
MASADAKİ ATIŞTIRMALIK ÇEREZ: UKRAYNA
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
GÜCÜN AYARTICI CAZİBESİ
ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.