Yanlış tercih heba eder yılları
CİĞERLERİMİZ YANIYOR
KESİNTİLİ ZORUNLU EĞİTİM 4+4 ŞEKLİNDE 8 SEKİZ YILA İNDİRİLMELİDİR
Yakan kim, kavrulan kim?
Ülkemizin Kredi Risk Pirimi (CDS) oranlarındaki düşüş neden önemli?
YÜREK YANGINI
Yükseköğretim Nasıl “Yüksek” Olur?
Konya’nın Yüreğine Ateş Düştü
ÖTV Güncellemesi
Kıymet Bilmek: Yaşarken Unutulanlar, Ölünce Yüceltilenler
NE HAKKINIZ VAR?
Bakü’de Kurulan Tuzak
15 TEMMUZA NASIL GELDİK
BASIN DİLİ
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
18 yıl önceydi.
27 Nisan 2007'de Genelkurmay ve Ordu komutanları Ak Parti Hükümetine E-muhtıra vermişti.
Herkes şaşkındı. Hükümetin tepkisi merak ediliyordu. Hükümet, postallıların alışık olmadığı biçimde karşı cevap vermiş, E-muhtırayı verenlere karşı dik bir duruş sergilemişti.
Hükümet ne "şapkasını alıp gitmiş”, ne de sinmişti.
Milli iradeyi temsil eden seçilmiş hükümet, Cumhuriyet Tarihinde İlk defa demokrasiye posta koyanlara posta koymuş, bu dik duruş E-muhtırayı bir kâğıt parçası haline dönüştürüvermişti.
Milli iradeye ve demokrasiye karşı ikide bir parmak sallayan paşalar, alışık olmadıkları bu durum karşısında neye uğradıklarını şaşırmışlardı.
Postallılar, ya E-muhtırayı 1960 ve 1980'de olduğu gibi fiili darbeye dönüştürerek hükümeti düşürecekler, ya da tükürdüklerini yalayıp, geri adım atacaklardı.
Fiili darbeye dönüştüremediler. Ama boş da durmadılar. AK Parti'nin Meclis'teki çoğunluğu Cumhurbaşkanı seçmeye yettiği halde, mücadelelerini bunu engellemeye teksif ettiler.
Ak Parti, Demirel'in "Sokaklar AK Parti'ye cumhurbaşkanı seçtirmez” çıkışına karşı, "Millet, son kullanma tarihi geçmiş insanlara itibar etmez” diye karşılık vererek dik duruşunu sürdürmüştü.
CHP, üniversite rektörleri, postal yalamayı adet edinmiş gazeteciler ağız birliği ederek Meclis çoğunluğuna rağmen AK Parti'nin içinden bir Cumhurbaşkanı seçmesine şiddetle karşı çıkıyorlardı.
Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın "Erkan Mumcu'ya cumhurbaşkanlığı seçimine kesinlikle girme dedim, girmedi” itirafı paşaların meclisi de baskı altına aldığını gösteriyordu.
Anayasa'nın 96. Maddesinin açık hükmüne göre Meclis toplantı yeter sayısı 184 iken, Sabih Kanadoğlu hukuku katlederek toplantı yeter sayısını 367'ye çıkarmakta bile beis görmemişti.
Sonuçta Cumhurbaşkanı halkın oyuyla seçildi ve darbeciler de sus pus oldu.
Bu olay bana 4.Murad Han'ın yaşadıklarını hatırlattı.
4.Murad iktidarının ilk yılları karışıklık ve yeniçeri ağalarının hâkimiyeti altında geçer.
Yine bir yeniçeri isyanında sadrazamını isteyen yeniçeriyi 4. Murad bir tokatla öldürür. "Başka isteği olan var mı?” diye sorar. Aynı istekle öne çıkan bir yeniçeri de aynı akıbete uğrayınca isyancıların cesaretleri kırılır ve 4.Murad muktedir olur.
Rivayet odur ki; "Osmanlı tokadı” tabiri buradan gelir.
27 Nisan 2007'de E-muhtıraya karşı Ak parti Hükümeti dik duruşu ile günümüzün yeniçeri ağalarına "Osmanlı tokadı” atmış; Hükümet, bu olaydan sonra muktedir olmuş, askeri darbeler son bulmuştur.
Mesele Ak Parti meselesi değil, millet egemenliğini ve milli iradeyi savunma meselesidir.
Hangi parti İktidar olursa olsun, milletin verdiği yetkiyi ancak millet seçimlerle geri alır.
18 yıl önce yaşananları hatırlayalım, unutmayalım istedim.
Unutmayalım ki; kendilerini Millet iradesinin üstünde görenler yeniden cesaret bulamasınlar…
CİĞERLERİMİZ YANIYOR
“BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR”
TERÖRSÜZ TÜRKİYE: “PEYNİR BÜYÜK YOL KISA?!”
DEVLET, ASLA CHP’YE TESLİM EDİLEMEZ
ZEHİRLİ MANTAR: LEMAN DERGİSİ
İSRAİL-İRAN SAVAŞI, ÇIKARILACAK DERSLER VE ÖNERİLER
İSTERSEN SULHU SALAH, HAZIR OL CENGE!
MADLEEN GEMİSİ
RUSYA’NIN “PEARL HARBOR”U
TÜRK DEMOKRASİ TARİHİ’NİN YÜZ KARASI: 27 MAYIS