BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
İNSANA YATIRIM YAPMAK
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Geçen gün Başkan Erdoğan ile Biden Nato Zirvesi vesilesiyle görüştü.
Görüşmenin nasıl geçeceği ve hangi sonuçları doğuracağı hayli merak konusu idi.
Görüşmenin ana başlıklarını Suriye, Libya ve Karabağ meselesi, ABD'nin çekilmesi sonrası Türkiye'nin Afganistan'da üsleneceği rol, S-400'ler, Patriot alımı, F 35 meselesi, ABD'nin PKK/PYD ve YPG'ye verdiği desteğin kesilmesi, FETÖ elebaşının ve FETÖ firarilerinin iadesi, Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetleri ve Kıbrıs konusunda Yunanistan ile olan gerilim, yüz milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşma hedefi oluşturuyor.
Trump-Erdoğan görüşmesinden bu güne sorunlarda fazlaca bir değişiklik yok.
İki liderin görüşmesinden ne beklemeliyiz?
Aramızda köklü ekonomik, askeri, siyasi ilişki ve bağlantılar var. Bu gerçek; iki ülkenin de ilişkileri sürdürecek bir orta yol bulmalarını zorunlu kılıyor.
Her iki ülke de; iki nedenle eskisinden daha farklı davranıyor. Davranmak zorunda kalıyor.
Birincisi, ABD artık eski gücünde değil. ABD'nin saltanatını sallayan Çin, Hindistan, Rusya gibi yeni güç odakları oluşmuş durumda.
İkincisi, Türkiye artık ABD'nin talimatlarına kayıtsız şartsız boyun eğen bir ülke değil. Türkiye, Ülkemizin çıkarları doğrultusunda bağımsız politikalar izliyor.
ABD, eskiden olduğu gibi, Türkiye'ye her istediğini yaptıramamanın hırçınlığı içinde.
Washington-Ankara hattında artık yapısal hale gelen gerilimlerin tümüyle olumlu bir yöne evrilmesi hayli zor. NATO üyelerinin bile ittifakın geleceği hakkında ziyadesiyle endişelendiği bir dönemde "stratejik ortaklık" gibi klişe söylemlerin devri çoktan geçti. İlişkiler "gel-git” lerle sürecek gibi görünüyor.
ABD tarafı, Erdoğan'a S-400'lerden vazgeçilmezse yaptırımların arttırılacağını ilettiğini tahmin ediyorum. S-400, Patriot ve F-35 konularında bir orta yol bulma çabası devam eder gibi görünmektedir.
İkili ticaret hacminin artırılması konusunda taraflar arasında mutabakata varılmış gibi görünüyor.
ABD'nin PKK/PYD ve YPG'ye verdiği desteğin kesilmesi, FETÖ elebaşının ve FETÖ firarilerinin iadesi konularında ABD'nin aynı tavrını sürdüreceğini düşünüyorum.
Türkiye'nin bunca mücadeleden sonra Suriye, Libya ve Karabağ meselelerinde geri adım atacağını düşünmüyorum.
ABD, Afganistan'dan çekilmesi ile oluşacak boşluğu doldurmak için Türkiye'nin rol almasını istiyor. Türkiye Afganistan'da rol almalı, ama bu rol, NATO'nun ve ABD'nin jandarmalığını yapmak olmamalıdır.
Tam bir kopuşu iki ülke de, liderleri de arzu etmez. Bazı olumlu gelişmeler olabileceği gibi, mevcut sorunların şekil değiştirerek sürmesi de kuvvetle muhtemel.
Erdoğan-Biden Zirvesi'nin Milletimizin hayrına kazanımlar getirmesi dua ve niyazıyla…E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
TÜRKİ CUMHURİYETLERİN JEOPOLİTİK KÖRLÜĞÜ
İKLİM KANUNU…?!
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
MASADAKİ ATIŞTIRMALIK ÇEREZ: UKRAYNA
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
GÜCÜN AYARTICI CAZİBESİ
ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.