GÖLGE ETMEYİN, BAŞKA İHSAN İSTEMEYİZ.

Ermenek’teki madende vefat eden işçilerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır temenni ederim.    

Yazılı, görsel ve sosyal medyada kazazede ailelerinin ayakkabıları, elbiseleri ve fakirlikleri yürek burkan haber, paylaşım ve yorumlara konu edildi.  Bunların haber yapılması gayet doğaldır.

Ancak doğal olmayan, bu ailelerinin fakirlikleri ve acıları üzerinden “siyasi rant” devşirmeye çalışmaktır. Daha açık bir ifadeyle, bu olayı ve mağdurlarını “istismar” etmektir.

Bu istismarcılar, fakir ve okumamış insanımızdan gerekli siyasi desteği alamadıkları zaman “benim oyumla cahil insanın oyu nasıl bir olabilir?” derler.

İşlerine gelmediği zaman “haso, memo, göbeğini kaşıyan adam” diye bu insanları küçümserler.

Milletin servetinin kaymağını yerler, yalılarda otururlar, bir elleri yağda bir elleri baldadır.

Para ve menkul değer spekülasyonu ile , -edebiyatını yaptıkları- o fakirlerin sırtından milyonlar kazanırlar.

Sonra da Ermenek’teki maden kazasında olduğu gibi “timsah gözyaşları” dökerler.

 Milletin ve devletin asli sahibi olduklarını öyle içselleştirmişlerdir ki, “taşralı, varoşlu”  tabirleri ile fakir halkı ikinci sınıf vatandaş saydıklarını bir an bile akıllarına getirmezler. 

Sizler, senfoni orkestrası dinlemeyen, caz konserine gitmeyen, geçim yükü ile belleri bükülmüş bu halkın acılarından ve duygularından ne anlarsınız?

Vals, opera, bale kavramlarını duymadığı için “kültürsüz” dediğiniz halkın yoksul olmalarından size ne?

Boğazda rakı keyfine yıllık harcadığınız ile kaç madenci ailesinin geçinebileceğini hiç düşündünüz mü?

Sahi siz “zekat” diye bir kavram duydunuz mu? “Zekat” ne anlama gelir, kimlere verilir bilir misiniz?

“Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir” ne demek? Niçin ve kim söylemiş bir fikriniz var mı?

Senfoni, caz, dans, vals, opera, bale öğrenmekten halkın kültürünü öğrenmeye fırsatınız mı olmadı?

Yoksa siz, “sömüren, tuzu kuru kapitalist” takımındansınız da bu kavramlar size yabancı mı?

Ermenek’teki maden kazası bizim. Şehit işçiler bizim kardeşlerimiz. Kederli aileleri bizim insanımız.

“Allah’tan rahmet dilemek” ve “sabır temenni etmek” bizim inancımızın kavramları.

Sayın ÖZDİL, O ailelerin ayakkabılarının “Cızlavet” olup olmadığı ve fakirlikleri bizi ilgilendirir, sana ne?

Sen  “Hacca gidip Araplara para kazandırmayın” diyenleri savunmakla meşgul ol.

“Bu yıl Kurban Bayramı Hac ile çakıştı” gibi inciler döktürerek cahilliklerini ve halkın değerlerinden ne kadar kopuk olduklarını ortaya koyanların borazanlığını yapmaya devam et.

 “Biz hayat ilhamımızı gökten indiği sanılan dogmalardan almıyoruz” diyerek bu Milleti inancından koparın. O’na inancının emri yardımlaşmayı ve zekatı unutturun. Sonra da fakir edebiyatı ile suçu başkalarına atın.

Kırk şekle girseniz de Halk, sizin kendisine yabancı, özde değil, sözde halkçı olduğunuzu biliyor.

Bu Millet, elbet bir gün tarihi birikim ve inancıyla oluşturduğu medeniyet özlerine/köklerine dönecektir.

Gölge etmeyin, başka ihsan istemeyiz…


Yazarın Diğer Yazıları