Konyaspor Deniz’i satmalı mı?
Büyüme ve enflasyon verilerindeki olumlu gelişmeler umut veriyor
NUMUNE-İ İMTİSAL PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED (S.AS.)’İN DOĞUMU
HAYATIN ANLAMINI KAVRAYAN İKİ ŞAHSİYET KUSS B. SAİDA VE EBU’L-BEKA ER-RUNDÎ
AMAN BALIKLAR ÜRKMESİN, AMA…
Görgüsüzlüğün göstergeleri
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
AYASOFYA’DAN TÜM DÜNYAYA...
“Hayatın Masası”
GÖĞE BAKALIM
Konya raylarla geleceğe taşınacak
Stresten Nasıl Kurtuluruz?
Efsanelerin Yemişi
Göztepe’nin Hesaplarını Tunahan Bozdu
Linç Edilen Hekim ve Sessiz Çoğunluğun Feryadı
Teknolojinin Bizden Aldıkları
İç sahada alınan net galibiyet
Rakamlarla Otomobil Piyasası
BASIN DİLİ
Yaşadığım ibretlik bir olayı paylaşacağım sizinle. Böyle bir yazıyı köşeme taşımak pek tarzım değil.
Üstelik çok bilinmeyen bir hikâye de değil. Hatta sıklıkla yaşanan türden.
Ama beni çok derinden etkilediği için bu ibretlik hikâyeyi yazmayı uygun gördüm.
Çok sevdiğim bir dostumu ziyarete gittim. Kendisi orta ölçekli bir fabrika sahibi.
Hoşbeşten sonra sohbete başladık.
Dostumun eski neşesinden yoktu. Omuzları düşmüş, gözlerindeki ışık kaybolmuştu.
"Dostum seni çok iyi görmedim. Hayır mı? Bir derdin mi var?” diye sordum.
Gözlerini kaçırdı. "Boş ver” dedi.
Derdini benimle paylaşması için ısrar ettim.
Birden gözlerinden yaşlar süzüldü. Islanan sakalını sıvazladı. Derin bir iç çekti.
Sıkıntısını benimle paylaşması konusunda ısrar ettiğim için kendime kızdım. "Özür dilerim” dedim.
"Hayır! Özür dileme! Ben de içimi dökecek yanında ağlayacak senin gibi bir dost arıyordum belki.” Dedi ve devam etti.
"Hayat mücadelemi en iyi bilenlerden birisin. Yetmiş yaşına kadar çocuklarım yokluk görmesin diye çalışıp, çabaladım. Fabrikayı bu hale getirdim. Beş yıl önce oğluma ben yaşlandım. Sen gençsin. İşi de öğrendin. İcap ettiği zaman gelirim. Yardımcı olurum dedim ve fabrikayı da idaresini de oğluma bıraktım.”
"Oğlum ile birkaç gün önce konuşurken bana:
"Evine ben bakıyorum. İhtiyaçlarını ben karşılıyorum. Bir de elemanlarıma hiçbir hizmet buyurma. Onların maaşını ben veriyorum” Demez mi?
Beynimden vurulmuşa döndüm. Harcadığım bir ömrün boş olduğunu anladım. Bir insan için bundan daha büyük bir yıkım olabilir mi?” dedi.
Teselli etmek istedim. Ama ne diyeceğimi bilemedim. Bir müddet sessizlik oldu.
Sonra kendimce bir şeyler söylemenin kifayet etmeyeceğini, sözlerin en güzeli Kur'an ile nasihat etmenin daha tesirli olacağını düşündüm.
Dostuma "O size istediğiniz her şeyi verdi. Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız. Şu bir gerçek ki insanoğlu çok zalim, çok nankördür! " Mealindeki İbrahim Suresi 34. Ayetini , "Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için şüphesiz ki âhiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? " Mealindeki En'am Suresi 32. Ayetini ve "Kim Allah'a güzel (karşılık beklemeden) bir borç verirse Allah da bunu kat kat fazlasıyla öder. Daraltan da genişleten de Allah'tır ve O'na döndürüleceksiniz.” Mealindeki Bakara Suresi 245. Ayetini hatırlattım.
"Haklısın! Allah'ın bize verdikleri nimetler yanında benim oğluma verdiklerim ne ki?
Her türlü nimeti veren Allah'a nankörlük ediyorum da, oğlumun nankörlüğüne takılıyorum.” Dedi.
Dostumun yüzü birden aydınlandı.
Hayatımıza uygulayınca Kur'an'ın bir şifa kaynağı olduğunu yaşayarak müşahede ettim.
Kucaklaşarak ayrıldık…
AMAN BALIKLAR ÜRKMESİN, AMA…
MALAZGİRT ZAFERİNİ KUTLAMAYI HAK EDİYOR MUYUZ?
FİLLER TEPİŞTİ, ÇİMLER EZİLDİ.
EMEĞİ TÜRKİYE ÇEKTİ, YEMEĞİ ABD YEDİ.
“MİLLİ İSTİHBARAT AKADEMİSİ RAPORU” ÜZERİNE…
CİĞERLERİMİZ YANIYOR
“BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR”
TERÖRSÜZ TÜRKİYE: “PEYNİR BÜYÜK YOL KISA?!”
DEVLET, ASLA CHP’YE TESLİM EDİLEMEZ
ZEHİRLİ MANTAR: LEMAN DERGİSİ