‘İslam’a Karşı İslam’ Projesi

Günümüz dünyası, İslam alemi ve Türkiye’deki huzursuzlukların temelinde,  Batılı siyaset ve toplum mühendislerinin yaptırdığı  1789 Fransız İhtilali’nin“insan odaklı değil, çıkar odaklı” fikir ve politikaları vardır.

İslam’ı ve İslam dünyasını topla, tüfekle yok edemeyen Batı’nın amacı, milletlerin kendi devletini kurması fikrini ortaya atarak Balkan ve Orta-Doğu milletlerini kışkırtıp Osmanlı’yı çökertmekti.

 Fransa, İngiltere v.d. samimi olsalar, önce kendi sömürgelerinden çıkarlardı, ama çıkmadılar.

Milli egemenlik, eşitlik, kardeşlik gibi süslü slogan ve çekici ambalajlı demokrasi ile milletleri aldattılar.

Sonuç malum: Osmanlı’yı yıktılar. İstibdatla suçlayarak düşmanlarla bir olup Abdülhamid'i  tahttan indiren, hürriyet, adelet, eşitlik kardeşlik sloganları atan İttihatçı aydınlar, çarşaf büyüklüğünde aldıkları  Osmanlı’yı mendil haline getirdiler. İnanın İttihatçılarla bugünün darbeci ve komplocuları arasında bir farkı yok.

William McNeill’in “özgürlükler değil, sömürü, menfaat  ve sahtekarlık rejimidir“ dediği demokrasi vaadiyle Balkanlar ve Orta-Doğu’da güçsüz, onlarca devlet kurdurdular. Irak gibi hala bölmeye devam ediyorlar.

Bu da yetmiyor. Batı; toplumları grup, parti ve cemaatlere ayırıyor, mevcut ırk ve mezhep gibi her toplumda var -ve doğal- olan farklılıkları kaşıyarak düşmanlığı körüklüyor. Her tür ilmi veriyi kullanarak ayrılıklarımızı, zaaflarımızı, tüketme ihtiyaçlarımızı körükleyerek insanı “tüketen hayvan'a” dönüştürüp hayvanlaştırıyor. Çıkarları  için hiçbir etik ve ahlaki değer tanımadan  “ayırdıkları grupları satranç  taşları gibi kullanıp” bizi yönetiyor.

Yani Batı, “demokrasi /özgürlük vaadi”  ile ''sömürü, menfaat ve imtiyaz” elde ediyor.

Batılı siyaset ve toplum mühendisleri, günümüzde bunlara ilaveten daha usturuplu, kurnazca taktiklerle  İslam dünyasını doğrudan karşılarına almak yerine  “islam’a kaşı islam” projesiyle İslam alemine hakim olmaya, yön vermeye  çalışıyorlar. Türkiye’de ve İslam dünyasında yaşanan son çalkantıların temel nedeni / büyük fotoğrafı bu.

Y.Şafak’tan Yusuf Kaplan -mealen-:İslâm'a Karşı İslâm” stratejisinin bir ayağı olan “Ilımlı İslâm” yüzyılın yegâne projesidir. Küresel sistem, Hıristiyanlık gibi, İslâm'ın da özünü yok etmek, hayattan dışlayarak hadım edilmiş, kendine hizmet eden seküler bir İslâm anlayışı ile İslâm alemine şekil vermek, 'ılımlı İslâm' la sistemi meşrulaştırarak hakimiyetini sürdürmek, İslâm'ı silmek istiyor...Cemaat, bu tehlikeli projenin ne kadar farkında? ” diyor.

Aynı inançtaki insanları bölmek, gerektiğinde birbirine karşı kullanmak bu stratejinin uygulanması için elzemdir. Grup ve cemaatler “dereler, ırmağa, ırmaklar, nehre, nehirler de denize dökülür” saflığıyla bu bölünmüşlüğü doğal görürler. Ama nedense, dini gruplar “İslam aleminin yönetilmesi için özellikle bölündüklerini”  akledemezler.

Ak parti’nin üstlendiği “Ilımlı İslâm” projesiyle Müslümanlar –başörtüsünün  serbest bırakılması, imam- hatip lerin açılması gibi- kısımi başarılarla tatmin edilip oyalanır. Ama kapitalist sistem tüm kurum ve kurallarıyla işler. 

Refarandumla anayasa değişiklikleri ve halktan aldığı destekle  Erdoğan kendisine biçilen rolü bırakıp,  Türkiye’yi dünya düzenine yön veren aktör yapma misyonuna evrildi, yani çizgiden çıktı gibi görünüyor. 

 İslâm'a Karşı İslâmstratejisi ve gelişmeler, “Erdoğan’ın ipi Cemaate çektirildi ”tezini güçlendiriyor.

Türkiye’yi, etkin kılmak, uyduluktan kurtarmak isteyen her lider engellendi. Abdülaziz bilekleri kesilerek öldürüldü. Abdülhamid tahttan indirildi. Menderes idam edildi, Özal şaibeli biçimde öldürüldü. Erbakan alaşağı edildi.

Tarihte liderlere yapılanlar,“Küresel sistemin çizgisinden çıktığı için milli menfaatlerimiz gereği sevsek de sevmesek de- Erdoğan’ı bu oyuna kurban etmemek,”  pes etmesinin önüne geçmek için  O’na yeniden tarihî bir yürüyüş başlatması için cesaret ve yol gösterici bir destek  vermek gerekir. Bu şahsa destek değil, durumun gereğidir.

Her zaman bütün savaş ve çalkantılar dünya düzenine yön verme yarışından kaynaklanmıştır.

Türkiye ve İslam dünyası Dünya’da kurucu rol mü oynayacak? Emir eri mi olacak? Bütün mesele bu…


Yazarın Diğer Yazıları