AİLE YILI BİTMEDEN AİLE BİTTİ
İddia ediyorum boş iddianame!
Ekonomik Büyüme Dar Gelirli Vatandaşları Neden Rahatlatamıyor?
Allah Teâlâ İyiyi, Güzeli emreder, Emrettiği İyidir, Güzeldir.
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
Derbiyi kimin kazanacağını yapay zekaya sorduk? Yapay zeka ‘FB’ dedi
DUYMAK İSTEMİYORUZ.
SIRATIN ÜSTÜNDEYİZ
Okyanus mu, Kuyu mu?
Net Pozisyonları Kaçırırsan Yenmeyecek Golü Yersenen
Bence yorumun tamamını okumasanız da olur. Başlık her şeyi anlatıyor. KALECİ FARKI
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
O Geliyor Konya’nın Kalbine Düşen Bir Nefes
BİZİM KUŞAĞA OKUMAYI SEVDİREN YAZAR KEMALETTİN TUĞCU
Bocuk Gecesi Cadılar Bayramı’na Karşı
ŞAPKA İNKILABINDAN NE HABER?
DÜNYAYI YÖNETEN KÜRESEL ÇETELER
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
Doktora gidersiniz. Şikayetinizi sorar. Muayene eder. Tahlil ve tetkik ister. Sonuçlara göre teşhis koyar. Gerekli gördüğü tedaviyi uygular.
Toplumlara hayat veren değer ve dinamikler vardır. Bunlar yitirilirse toplumlar da hastalanır.
Batı kültürü virüs gibi bünyemize girince, toplumumuz hastalandı. İşte belirtileri :
Batı değerleri tartışılmaz sayıldı. Eğitimde "nasıl" değil "ne" düşüneceğimiz öğretildi. “Hür düşünce” yerine, “tek tip” düşünce dayatıldı. Fikrimizi soran değil, fikir aşılayan dogma bir eğitim verildi.
“ Sevgi, saygı ve sorumluluğa dayalı ” disiplin yerine “şekli ve korkuya dayalı” disiplin aşılandı.
TV ve internetin kölesi oduk. Çocuklarımıza yeterince ilgi /sevgi gösteremedik. Onlara biz değil, sokak ve internet yön verdi. İnternetten bulunan sevgililer yüzünden yuvalar yıkılır oldu.
Boşanmalar arttı. Dul kalan kadınların geçim gailesinin istismarı sonucu ahlaki zaafiyet oluştu.
Elektronik ve plastik zincirler (kredi kartları) ile bağlandık. Gelirinden çok harcayan tüketim çılgınları olduk. Bankalar, borçluları faiz belası ve kredi bataklığında boğdu. Tefeciler türedi. İntiharlar arttı.
Menfaat veya sunulan boş idealler uğruna, birilerine sorgusuz itaat eden köleler olduk.
Körüklenen menfaat ve para hırsıyla, insani değerlerimizi unuttuk. Mal hırsı hayatımızı kuşattı.
Selamlaşmaz, birbirimizi yeterince sevmez hale geldik. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” bilincini yitirdik. Akraba, dost ve esnaflar madden-manen yardımlaşma ve dayanışmayı unuttu.
Anlayış ve hoşgörü, yerini dayatma ve ötekileştirmeye bıraktı. Takdir değil, tenkit önceliğimiz oldu.
Davranışlarımıza sevgi / uzlaşı değil, korku / kavga kültürü yön vermeye başladı.
Şans-talih oyunlarına ( toto, loto, kazı-kazan, iddia v.s ) umut bağlar hale geldik.
Yirmi kişiden biri uyuşturucu bağımlısı oldu. İçki tüketimi had safhaya ulaştı.
Cinayet, hırsızlık, gasp v.b. suçlar ve suçlu oranları arttı. Rüşvet ve torpil yaygınlaştı.
Doğruları söylerken mangalda kül bırakmayan, ama söylediklerini yapmayan iki yüzlüler olduk.
Görev ve sorumluluklarının bilincinde olmayan bir toplum haline geldik.
Toplumun bu rahatsızlıklarının tedavi yolları da var tabii ...
Fatih Sultan Mehmet'in çağdaşı bir medeniyet tarihçisi, Çin, Hint, Rus Medeniyetlerini incelemiş; Osmanlı'ya gelmiş. Bakmış ki adliye çok ıssız. Üç yüz bin nüfusuna rağmen İstanbul'da tek adliye olduğunu öğrenince çok şaşırmış. Nedenini sormuş. Baş kadı: “İstanbul'da üç yüz bin BİR adliye var. Biri burası. Kalanı müslümanların vicdan mahkemeleri. Biz vicdanların çözemediği ihtilaflara bakarız” deyince; Tarihçi hükmünü vermiş: “Mahkemeler işsiz, hapishaneler ıssız ise toplum sağlıklı, değilse hastadır.”
İstanbul'da Avrupa'nın en büyük adliyelerini yapmakla övünmeyelim; üzerinde kara kara düşünelim.
Adliyelerin iş yükü inanılmaz boyutlarda. Milyonlarca dosya Yüksek Yargı'da incelenmeyi bekliyor.
Cezaevleri ağzına kadar doldu. Ceza ve cezaevleri “suçluları ıslah amacını” gerçekleştiremedi. Aksine; suç örgütlerinin eleman devşirdiği, suçluların bilendiği yerler oldu. Devlet mahkuma iş bulamadı. Tahliye olunca ona suç örgütleri iş buldu.
Allah korkusunu ve üzerine kurulan vicdan mahkemelerini “gökten inen dogmalara (!) inanmayız” diyerek yıktılar. Topluma kısır batı dogmalarını dayatanlar, şimdi adliye ve cezaevi yapmaya yetişemiyorlar.
Devleti ve yetkilileri düşünmeye, direkleri Allah korkusu olan vicdan mahkemelerini yeniden kurmaya davet ediyorum...
Aksi halde Aziz Milletimizin hesabını, tarih ve Mahkeme-i Kübra önünde veremezsiniz...!
AİLE YILI BİTMEDEN AİLE BİTTİ
SUDAN’DA NELER OLUYOR?
“EĞLENCE İÇİN“ SİVİL ÖLDÜRMEK VE BATI’NIN DNA’SI
TRUMP-ŞARA GÖRÜŞMESİ VE DELİ SORULAR.
YASAL KUMAR (!), YASA DIŞI KUMAR.
KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
KIBRIS SEÇİM SONUCU VE KIBRIS TÜRK DEVLETİ
SAVAŞIN GALİBİ HAMAS MÜCAHİTLERİ VE GAZZE HALKIDIR.
AZERBAYCAN GEZİSİ İZLENİMLERİ
ER YA DA GEÇ, MAZLUM KAZANIR, ZALİM KAYBEDER