BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
İNSANA YATIRIM YAPMAK
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmem?
Haberlerde, dizilerde ve filmlerde tüm yazılı ve görsel medyada şu ifadelerin inatla ve ısrarla kullanıldığına şahit olmuşsunuzdur.
"Filanca kişi, kansere karşı verdiği savaşı kaybetti.”
"Yoğun bakımdaki falanca kişi, verdiği hayat mücadelesini kazandı.”
"X kişisi yakalandığı amansız hastalığa direnemedi.”
"Korkma! Sana söz veriyorum. Kesinlikle ölmeyeceğim.”
"Işıklar içinde uyu” v.s.
Allah'tan şifa dilemekten özellikle ve ısrarla kaçınan bu ifadeler asla tesadüfi ve masum değildir. "Hayatın, ölümün Allah'ın elinde olduğu”na dair aşağıdaki ayetleri zımnen (dolaylı) inkâr amacı taşımaktadır.
Ey Muhammed! De ki: "Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” En'âm 162,
"Öldüren de O'dur, (Allah'tır) yaşatan da (Allah'tır)” Necm 44,
"Bilesiniz ki göklerin de yerin de hükümranlığı Allah'ındır. Yaşatan O'dur, öldüren O'dur.” Tevbe 116.,
"Sizi Allah yarattı, sonra da vefat ettirecektir. Nahl 70,
"…mutlaka öleceksiniz. Sonra da kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz.” Mü'minûn 15-16,
"O'ndan başka ilah yoktur, hayat verir ve öldürür…” Duhan 8,
"Aranızda ölümü biz takdir ettik...” Vakıa 60-61,
"Biliniz ki, kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak gelip size çatacaktır…" Cuma 8,
Bu tutum, "Allah inancı, tekrar diriltilecek ve kıyamet gününde hesaba çekilecek olma” ve "hayatın, ölümün Allah'ın elinde olduğu” gerçeklerinin zihinlerde yerleşmesini engelleme ve gönüllerden kaçırma çabasıdır.
Garip olan; laik, liberal, dine mesafeli veya karşı olan medya ileyayın anlayışı itibariyle dinimize bağlı veya en azından saygılı olduğu iddiasında olan medyanın bu konudaki söylemlerinin farklı olmamasıdır. Tüm -özellikle de dinimize bağlı veya en azından saygılı olduğu iddiasında olan- yazılı ve görsel medyayı uyarıyorum.
Allah'ın huzurunda hesap verirken, bu tavrınızın vebalinden kurtulamazsınız.
Hâkimiyetin kayıtsız-şartsız kendisinde olduğunu iddiasıyla –haşa- Allah'lık taslayan Firavun'un ölümüne bir sivrisineğin neden olduğunu ne çabuk unutuyorsunuz?
Küçücük bir virüs karşısında aciz kalan insanoğlunun, "hastalıkla savaştığını, kazandığını-kaybettiğini, direndiğini söylemesi, ölmeyeceğine söz vermesi” ne büyük bir cürettir?
Konu edindiğimiz bu tür söylemler, hâkimiyetin, bir insanda, bir zümrede, bir millette olduğu iddiasının ve laikliğin tezahürlerinden başka bir şey değildir ve Tevbe 116. Ayetine açık bir muhalefettir.
"Bilesiniz ki; göklerin de yerin de hükümranlığı Allah'ındır…” Tevbe Suresi 116. Ayet.
23 Nisan'ı da bu anlayış ışığında kutluyorum.
Selam ve dua ile…
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
TÜRKİ CUMHURİYETLERİN JEOPOLİTİK KÖRLÜĞÜ
İKLİM KANUNU…?!
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
MASADAKİ ATIŞTIRMALIK ÇEREZ: UKRAYNA
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
GÜCÜN AYARTICI CAZİBESİ
ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.