SOYSUZLAR, SOYLULAR HAKKINDA KARAR VEREMEZ!

Alman Meclisi, sözde “Ermeni soykırımı yasa tasarısını” kabul etti.

Ellerinde Nazi soykırımın kanları kurumamış Hitler artığı soysuzlara bakar mısınız?

Hal bu ki; 1.Dünya Savaşında müttefikimiz Almanya’nın birçok komutanı, konsolosu Türkiye’de idi.  Ermenilerin Ruslarla birleşerek -İngilizlerin de desteğiyle- isyan ettiklerini, Müslümanları katlettiklerini, Osmanlı Devleti’nin asayişi sağlamak için Ermenileri tehcire tabi tutmak zorunda kaldığını en iyi bilen Almanlardır.

Soykırımın yalan olduğu, aksine Ermeni çetelerinin yüz binlerce Müslümanı öldürdüğü, Alman Büyükelçisi Wangenhein’in telgraf ve raporları, Alman arşivleri, Wolfgang Gust gibi yazarların kitapları ile sabittir.

Tüm arşivlerimizi dünyaya açtığımız halde Ermeniler, İngilizler ve Ruslar aynı cesareti gösteremedi.

Uzağa gitmeye gerek yok. Batı’nın Irak, Suriye, Bosna ve onlarca İslam ülkesinde yaptığı katliamlar, bu zulümlerden kaçanlara kimin kucak açtığı da ortada.

Bu hususta çok şey söylenebilir. Ama bunu tarihçilere bırakıp, uluslar arası hukuki duruma bakalım:

İsviçre, "Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” dediği için Doğu Perinçek’e ceza verdi. Perinçek’in  başvurusu üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), “1915 Ermeni tehcirinin, Holokost (Nazi soykırımı) ile benzerliği olmadığına, parlamento ve mahkemelerin tarihi yeniden yazmak, tarihe hakemlik yapmak anlamına gelecek kararlar veremeyeceklerine, yetkilerini aşarak verilen bu tür kararların hukuki olmadığına” hükmetti. 

AİHM’nin bu önemli içtihadı, bu olayda herkesi bağlar, benzer olaylar için de emsal oluşturur.

Daha açık ifade ile Alman Meclisi’nin bu kararı AİHM’nin içtihadına aykırıdır ve asla hukuki değildir.

Akla ve gerçeklere de aykırı bu karar açıkça “siyasidir.” Türkiye’yi dünya kamuoyunda yalnızlığa mahkum ederek, siyasi baskılarla Türkiye’den “tazminat ve toprak isteme” zemini oluşturulmaya çalışılmaktadır.

PKK ve IŞİD terörüyle mücadele ettiğimiz bir dönemde alınan bu karar, ABD ve Batı’nın PKK-PYD’yi destekleme, Türkiye’yi güneyden kuşatma, Suriye’den ve Türkiye’den toprak kopararak Kürdistan kurdurma, hatta gelecekte “Ermeniler için toprak talep etme” siyasetinin bir parçasıdır ve asla tesadüf değildir.

Bu kararın AB’nin “terörle mücadele yasasında iyileştirme yapın” isteğini ret ettiğimiz, “AB’deki mültecileri geri gönderme” görüşmeleri yaptığımız bir dönemde alınması da çok manidardır. 

Türkiye hala Batılıları “dost ve müttefik ülkeler” “stratejik ortaklar” olarak kabul ededursun.

Çektiğimiz acıların “Ey iman edenler, Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa onlardan sayılır. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.” (Maide 51)  Ayetine uymadığımızdan kaynaklandığını ne zaman akledeceğiz?

Zalimleri dost edinerek zalimle ve zulümle mücadele edilemez.

Soylular hakkında karar veren bu soysuzlar insaftan, güzel laftan değil, aynıyla mukabeleden anlar.

Mesela; Türkiye ABD ve AB’ye “Suriye savaşına siz sebep oldunuz, külfeti ben çekiyorum. Burası toplama kampı mı? Mültecileri serbest bırakıyorum” deyip sınırları açmalı, mültecileri Avrupa’ya salmalıdır.

Mesela; Türkiye  ABD’nin Kızılderililere, Fransa’nın Cezayir halkına, Almanya’nın Yahudilere soykırım yaptıklarına dair TBMM’nden karar çıkarmalı, İncirlik’i kapatmalı, Ayasofya’yı açmalıdır.

Şimdiye kadar “doluya döktük almadı, boşa döktük dolmadı” temkini ile hareket ettik de ne oldu?

Bırakın inceldiği yerden kopsun. "Onların planı varsa elbet Allah'ın da bir planı vardır." (Enfal 30)

Allah’ın emrine sarılır, yardımını alırsak; Ebrehe’nin hesabı gibi O’nların hesapları da alt üst olur…


Yazarın Diğer Yazıları