SÜPER KUPA KRİZİ KİME YARADI?

Süper Kupa krizi, operasyonu, tezgâhı…

Ne derseniz deyin, ortada futbol sınırlarını çoktan aşan bir sorun var.

Futbol üzerinden bir siyasi ve toplumsal mühendislik yapılıyor.

TFF, FB ve GS yöneticilerinin "organizasyondaki bazı aksaklıklar” diyerek geçiştirdikleri açıklama dışında taraflardan hiçbir ciddi ve doyurucu açıklama yok. Yetkililer bu süreçte hep sustular.

Türkiye kamuoyunda "Suudi Arabistan'da süper kupa işinin sıkıntılara gebe olduğu”, Türkiye'de oynanması gerektiği yazıldı çizildi. Ama taraflar geri adım atmadı.

"Suudi Arabistan son dönemde futbola çok yatırım yaptı. Ronaldo'yu, Benzema'yı aldılar. Futbol seyircisi var. Suudi Arabistan'da olursa daha iyi olur” diyen Ali Koç.

TFF ile Suudi Arabistan Futbol Federasyonu arasında 10 Ekim'de protokol imzalanmış.

Bu protokole göre 60 metre uzunluğunda Türk bayrağı açılacak, İstiklal Marşı okunacak.

İki ülke Futbol Federasyonları arasındaki 10 Ekim protokolünde olmamasına rağmen Ali Koç, 26 Aralık'ta Fenerbahçeli futbolcuların Atatürk resmi ve "Yurtta Sulh Cihanda Sulh” yazan forma ile, Galatasaray da, "Ne Mutlu Türküm Diyene” pankartı ile sahaya çıkacaklarını bildiriyorlar.

Hal bu ki; 14 Ekim 2022'de oynanan AEK Larnaka- Fenerbahçe maçında Türk ve KKTC bayraklarının stada alınmayacağına dair protokole imza atan da aynı Ali KOÇ idi.

Demek ki bu işin altında milli hassasiyetten ve Atatürk hassasiyetinden öte kirli bir tezgâh var.

FİFA kurallarının protokolde olmayan bir eklemeye izin vermediği bilinmesine rağmen "Suudlular Türk bayrağının açılmasına, İstiklal Marşı'nın okunmasına izin vermiyorlar” haberleri dolaşıma sokulunca olanlar oldu. Maç iptal edildi. Sosyal medyada Türk-Arap düşmanlığı, laik-anti laik Atatürkçülük, Atatürk karşıtlığı tartışmaları başladı.

Gezi kalkışmasında ağacı bahane edenleri hatırlayınca "Mesele futbol değil, hala anlamadın mı?” tarzında toplumsal bir fay hattı üretme, ateşli taraftarların heyecanlarını kullanma kokusu alıyorum.

Gelinen aşamada TFF, FB ve GS yöneticileri derhal istifa etmelidir.

Suudi Arabistan'ın, kulüp yönetimlerinin, Federasyon'un, bu süreci yönetmekten sorumlu diğer kamu görevlilerinin tutumları ayrıntılı olarak ortaya dökülmeli, tüm ilgililerden hesap sorulmalıdır. Aksi halde işler çok daha sıkıntılı yerlere varabilir!

Bundan böyle bu tür yurt dışı spor organizasyonlarının Dış İşleri Bakanlığı'nın denetim ve onayından geçirilme şartı getirilmelidir.

Gazze'deki Siyonist Soykırım sürerken, İslam Dünyası her zamankinden daha fazla birliğe, beraberliğe muhtaçken üretilen şu yapay ve lüzumsuz krizle ne kazandık? Hiçbir şey!

Arapların Türk Düşmanlığına, Türklerin Arap Düşmanlığına itilmesi kimin ekmeğine yağ sürüyor? Tabii ki düşmanlarımızın!

O halde Devlet ve Millet olarak çok dikkatli olmak, tahriklere kapılmamak zorundayız…

KONYA - 03 Ocak 2024

 


Yazarın Diğer Yazıları